Her yeni yayın döneminde ekrana gelen yeni diziler birkaç bölümden sonra arşivlerin tozlu raflarına gönderiliyorlar. Milyonlarca lira, emek ve çaba, deyim yerindeyse çöpe gidiyor.

O kadar çok dizi var ki 'Hangisini seyretsek?' diye şaşırıyoruz. Ama şahsen en çok mağdur olduğum konu, seyretmeye başladığım bir dizinin 3. bölümünde bıçak gibi kesilip yayından kaldırılması. Ya ben iyi diziden anlamıyorum ya da Türk halkının dizi zevki ile benimki uyuşmuyor. Ancak yapım şirketlerinin durumu benden daha kötü olsa gerek. Yapımcı firmalar diziler için milyonlarca lirayı gözden çıkartabiliyorlar.

Kanallarla yapılan 13 bölümlük anlaşmalardan sonra, pek çok proje 3.- 4. bölümünde hatta bazıları 1. bölümünde reyting kurbanı olup yayından kaldırılıyorlar. 2008- 2009 sezonunda bu şekilde havaya uçan paranın 250 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Ben de televizyon eleştirmenleri ve yapımcılara sordum. Neden milyonlar harcanan diziler tutmuyor ve o kadar emek, o kadar para uçup gidiyor? Bekir Hazar bu durumu çok sayıda sebeple ilişkilendirirken, Burhan Ayeri daha sert iddialarda bulunuyor ve bu işle ilgilenen kişilerin bu işten anlamadığını, bazı kişilerin de diziler yayına konulurken de, kaldırılırken de para kazandığını, bu nedenle her yıl aynı şeyi yaşadığımızı ifade ediyor. Gazete Habertürk'ün TV eleştirmeni Memet Güler, köşesinde bunun sebebinin aynı gece içinde peşpeşe iki dizi yayınlanması olduğunu söylüyor. İlginç ama TV. eleştirmenlerinin tepkili olduğu bu duruma, yapım şirketleri daha anlayışlı yaklaşıyorlar. Reyting alamayan dizinin kaldırılmasını haklı bulurlarken, sebep olarak dizilerin uzunluğu ve seyircilerin tercihlerinin tahmin edilememesini gösteriyorlar.

Türker İnanoğlu / Erler Film

Dizilerin tutmama sebebi çok uzun olması

Ülkemizde dizi yayınlama sistemi tüm dünya televizyonları ile aynı statüde işliyor. Dizi yayına giriyor, 4-5 hafta yayında ümitsiz görünüyorsa dizi yayından kalkabiliyor. Bunda televizyon yayın kanalları haklıdır. Ülkemizde reklamın %90 lık bölümü dizilere veriliyor, dizi reyting alamamışsa reklamda alamıyor. Bir dizinin 200.000 ila 400.000 TL arasında maliyeti var.Yayın kuruluşu bunu karşılayamaz ise diziyi kaldırıyor. Bir dizinin başarılı olması: proje ve senaryonun Türk izleyicisinin zevkine,anlayışına ve yaşamına uygun olması, proje ve senaryoyu değerlendirecek yönetmenin kabiliyetinin yeterli olması, senaryoda görev alacak oyuncuların izleyicilerin sevdiği veya sevebileceği tiplerden seçilmesi, oyun kabiliyetlerinin çok iyi olması, teknik kadronun, görüntü yönetmeni, ışık direktörü, kurgu yönetmeni ve müzik yapımcılarının yeterli olması ile gerçekleşebilir. Dizilerin başarısız olmasının en önemli etkeni, dizi bölümlerinin uzun tutulması. Şu anda gösterilen diziler 80-90 dk. hatta 100 dakikalık diziler de var. Bu bir sinema filmi boyutu. Bu 5 günde bir film çekeceksin demek. Bu da yapımcının, senaristinin, yönetmeninin, oyuncunun çalışma kapasitesinin dışına çıkar. Dikkatler dağılıyor ve faydalı bir iş ortaya çıkmıyor. Yeni dizilerin tutmamasının en önemli etkeni bunlardır. Biz daha tecrübeli yapımcı olduğumuzdan aynı anda bir dizide iki ekip bazen üç ekip çalıştırarak işin üstesinden gelmeye gayret ediyoruz. Bizim dizilerin uzun ömürlü olması ve yüksek rayting almasının nedeninin altında 50 yıllık tecrübemiz yatıyor. Her şeye rağmen Erler Film'de yoruldu. Şartlar böyle devam ederse önümüzdeki sezon dizi yapımından çıkacağız gibi görünüyor.

Bekir Hazar

Ünlü oyuncu fazla para alıyor, dizinin kalitesi düşüyor

Gazetemizin televizyon yazarı Bekir Hazar yayından kaldırılacak çok sayıda dizi olduğunu ifade ediyor ve “Saymakla bitmez. Bana saydırmayın şimdi…” diyor. Hazar'a göre dizilerin tutmama sebepleri şöyle: “Bazı dizilerin senaryosu iyi oluyor ancak oyuncu kadrosu sıcak gelmiyor veya çekimleri iyi olmuyor. Ya da tam tersine senaryo kötü çıkıyor. Sonuçta seyirci sıkılıyor ve kaçıyor. Dizi kastı, yönetmeni, senaryosu oluşturulurken yapılan hatalar dizi çöplüğünü doğuruyor. Dizi maliyeti, kanalla bütçe anlaşması da bunda etken oluyor. Oyunculara ödenen paralar fazlaysa, yapımcı diğer masraflardan kısıyor. Kaliteyi doğrudan etkiliyor. Yayınlandığı kanalın izlenme alışkanlığı da bunda önemli rol oynuyor. Seyircide artık "Dizi hangi kanalda izlenir" olgusu da oluştu. Dizinin yayınlandığı saat, içine aldığı reklam kuşağı, diğer kanaldaki rakibinin durumu da bu noktada çok önemli. Yaprak Dökümü'nün karşısına başka kanalda çıkarsanız örneğin... yaşama şansınız yok.” Hazar, dizilerin reytinglerinde başrol oyuncularının da etkili olduğunu söylüyor ve örnek olarak Mehmet Aslantuğ'u veriyor. “Aslantuğ tam bir profesyonel. Oynadığı her dizi patlıyor. Yayın günleri bitince, diziye son verilince kenara çekiliyor. Uzun süre yüzünü dinlendiriyor, ortalıktan kayboluyor. Öyle bazıları gibi her önüne gelen diziye balıklama atlamıyor. 'Her gördüğün senaryoya sazanlık yapmama' stratejisi bu. Eğer sazan olursan, kancayı yutar, sofraya ızgara olursun bu TV. aleminde. İştahla mideye indirirler.” diyor.

Memet Güler

Centilmenlik anlaşması yapılmalı

Habertürk TV. Eleştirmeni Memet Güler bu konuyu ele aldığı köşe yazısında kanalların dizilerle bir centilmenlik anlaşması yapması halinde sorunun çözüleceğini iddia etti. “Her gece peş peşe iki dizi yayınlamak, dizileri göz göre göre ateşe atmak, katletmektir” diyen Güler'e göre en geç iki hafta içinde Yalancısın Sen (yayından kaldırıldı), Unutulmaz, Ey Aşk Nerdesin, Aile Saadeti, Parmaklıklar Ardında, Son Bahar, Aile Reisi gibi diziler yayından kalkacak. Binlerce insanın alın terinin, muazzam bütçelerin ve umutların tüketilişini seyredeceğimizi kaleme alan Güler, “Televizyon sektörünün yıllardır çare bulamadığı o korku tünelinin içinden geçeceğiz. Acımasız reyting giyotini, ekrandaki dizilerin yarısına yakınını biçecek.” diyor köşesinde.

Burhan Ayeri

Para yatırırken de, batırırken de kazananlar var

Akşam Gazetesi televizyon eleştirmeni Burhan Ayeri ise dizilerin yayından kaldırılması konusunda iddialı sözler söylüyor. Ayeri, “Türkiye'de sistem diye bir şey yok 3-5 kişi bu işe bakıyor, para kazanıyor ama maalesef anlamıyorlar. Dizi yapılırken kendi senaristleri var. Kendi oyuncuları var. Çok iddialı bir şey söylüyorum; Osman Sınav bu işin babasıdır. Oğlunu oynatmaya kalktı, diziyi batırdı. Sonra tuttu TRT'ye sattı. Orda da olmadı. O dizide Kenan İmirzalıoğlu oynasaydı muhakkak tutardı. Liste başı olurdu. Dizi başlarken oyuncu en önemli faktör. Kenan İmirzalıoğlu, çok da iyi girmemesine rağmen, Ezel'i liste başı yaptı. Bir zamanlar Kadir İnanır neyse, ki bana göre artık devrini tamamlamıştır, İmirzalıoğlu şu an o. Mesela Özgü Namal, yaşını sorun ettiler. Yılların romanını aldı götürüyor. Senaryo daha sonra geliyor. Zaten dünyada 620 tane senaryo var. Onun zaten 80'i Shakespear'in. Hepsi birbirinin takla attırılmış kopyası. İyi bir otokontrol yok. Hatırın devreye girmesi milyonların sokağa atılmasını sonuç olarak karşımıza getiriyor. Kanallar bu işten anlayan insanları iyi paralarla getirseler böyle bir sıkıntı olmaz. Öyle diziler var ki, daha baştan 'Bu tutmaz' diyoruz. Bazı insanlar bu işte nemalanıyorlar. Parayı yatırırken de dizi batarken de köşeyi dönüyorlar. Olay bu Holywood ve Bolywood halletmiş bu işi. Çünkü futbol uzmanları gibi dizi uzmanları var. Kanalların yapacağı tek şey satın alınmayacak ama bunun karşılığında bordroda iyi para ödenecek insanların bulup getirilmesidir. Ama rulet masasından kalkmaları şart.”

Cenk Yener / ANS YAPIM

Seyircinin neyi seveceğini bilmek mümkün değil

Dizilerin yayından kaldırılmasının sebebi çok basit; reyting alamaması. Çok sayıda proje var. Kanallar da belirli bir şekilde bu işin ayrımını yapmaya ve seçmeye gayret ediyorlar. Ancak seyircinin neyi sevip neyi tercih edeceğini şaşmadan bilmek mümkün değil. Böyle bir şey mümkün olsaydı zaten kanallar direkt olarak o dizileri seçerdi. Sonuçta bir eser üretiyorsunuz, çeşitli oyuncuları bir hikaye ile bir araya getiriyorsunuz ve bir yönetmenin gözü ile bunu çekiyorsunuz. İzleyici bunu ne kadar sever, ne kadar sevmez, tamamen izleyiciye bağlı. Çok sayıda eser beğeniye sunuluyor, illa ki biri bunlardan daha fazla beğeniliyor. Beğenilmeyen yayından kalkıyor. Sonuçta TV reklamlardan para kazanan bir kurum. Bütün geliri buna bağlı. Dizilerde ünlü oyuncularla çalışmak iyi başlangıçtır. Çünkü TV. izleyicisi sevdiği beğendiği aktörlerin oynadığı bir dizinin reklamını bile izlese o diziyi merak edip en azından açıp bir kere bakıyor. Beğenirse kalıyor, beğenmezse geçiyor. Ama en azından tanıdık ünlü oyuncularınız çoksa diğerlerinin arasından dikkat çekiyor. Yapımcılar dizilerin ilk bölümlerine tutması için kanaldan aldığı paranın daha fazlasını harcıyorsa, ve dizi yayından kalkarsa asla harcadığı parayı kompanse edemez./haber7