Gazi Mustafa Kemal 1934 yılında, Anzak annelerine gözleri dolduran şu içli mektubu yazmış:

                “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

                Bu satırları düşünürken, Anadolu anneleri ile ANZAK annelerinin yaşadıkları acıların ne kadar da bezer olduğunu yeniden hatırladım. . Bu topraklara canlar vermiş Anadolu anneleri; artık evlatlarımızın kanı toprağa dökülmesin. Kahramanlık hikâyeleri, cesaret örnekleri savaş için; kavga için değil; bu toprakları ve yaşamı güzelleştirmek; insanımızı birleştirmek, toprağı yeşillendirmek; çocukları ve Anadolu insanını güldürmek için verilsin.

                Hepimiz tıpkı Egedeki bahar gibi neşelenelim.

                “Ülkesini en çok seven, ülkesi için en çok çalışandır; dağlarını en çok koruyandır, en çok güzelleştiren ve ağaç dikendir.”diye sloganlar atalım, yazalım, öğretelim…

                Anadolu anneleri, çocuklarımıza sevgi ile yoğrulmuş bilimin, doğruluk ve dürüstlüğün güzelliğini, insana verdiği özgüveni anlatalım. Karnımızı paylaşarak, kavga etmeden doyurmanın keyfini; yalanın, kıskançlığın ve dedikodunun kendimizden başlayarak herkesi zehirleyeceğini anlatalım.

                Yaratıcılık ve mutluluğun ancak özgürlükle mümkün olduğunu; en başta esareti ve esir tüccarları ile savaşılması gerektiğini öğretelim çocuklarımıza.

                Anadolu dervişlerinin alçak gönüllüğü ve gönül zenginliklerini  anlatalım onlara hikayelerimizde….

                Sadece kendisi veya yakınları için değil; herkes için; en çok da ezilenler için hakkı; gerçeği ve adaleti savunan cesur kahramanları örnek gösterelim onlara…