Ankara Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürsel Dellal, Ankara tavşanının (Angora rabbit) Türkiye'de ve özellikle de başkentte hiç kalmadığını belirterek, dünyada Ankara tavşanı yünü üretiminin ve pazarlama hakimiyetinin Çin'in elinde olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Dellal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ankara tavşanının esas olarak lifleri (yünü) için yetiştirildiğini fakat etinden de yararlanıldığını belirterek, bu hayvanların hem Türkiye hem de Ankara'nın folklorik kültürüne önemli katkıda bulunabileceğini söyledi.

Dellal, Ankara genelinde hiçbir kurumda Ankara tavşanı bulunmadığını duyduklarını belirterek, kendilerinin de araştırmalarında kullanabilecek Ankara tavşanı bulamadıklarını ifade etti.

''Ana vatanı Ankara olan tavşanın adeta gurbette olduğuna'' işaret eden Dellal, ''Ankara'da Ankara tavşanı kalmadığını biliyoruz. Varsa da sadece koleksiyoncuların elinde olabilir birkaç tane. Diğer illerde hayvanat bahçelerinde olduğunu umuyoruz. Ancak bu konuda net hiçbir veri yok. Fotoğraf çekmek isteyenler, 'Ankara tavşanı neye benziyormuş bir göreyim' diyenler ne yazık ki bu isteklerine Ankara'da ulaşamayacak'' dedi.

Dellal, dünyada birçok konuda olduğu gibi Çin'in bu alanda da hayvansal lif üretimi konusundaki deneyimlerinden ve ucuz iş gücünden faydalanarak önemli ilerleme kaydettiğini söyledi.

Çin'in Ankara tavşanı üretiminde dünyada son yıllara kadar çok önemli iki ülke olan Fransa ve Almanya'ya dahi ham Ankara tavşanı yünü sattığına dikkati çeken Dellal, ''Tüm dünyada bizim adımızla anılan Ankara tavşanından Çin'de yaklaşık 50 milyon varken ana vatanı olan Türkiye'de ve özellikle Ankara'da hiç kalmadı'' dedi.

Dellal, Çin'in yılda yaklaşık 8?10 bin ton Ankara tavşanı yünü ürettiğini belirterek, ''Ankara tavşanının yünü hafif ve incedir. İzolasyon yeteneği çok iyi olduğu için yününden hem soğuk kış günleri için eldiven, şapka, kazak, kumaş, battaniye gibi ürünler yapılırken hem de uzay sanayisinde kullanılıyor.

Güzel bir ekonomik getirisi var. Yünün fiyatını tüyün uzunluğu, inceliği, yumuşaklığı, temizliği gibi özellikler belirlerken moda da fiyatta dalgalanmalara yol açıyor'' diye konuştu.

Almanya'nın ve Fransa'nın da Çin'den önce genetik seleksiyon çalışmalarıyla Ankara tavşanını kendilerine özgü hale getirdiğini ifade eden Dellal, ''Almanya bizim tavşanın biraz farklılaşmış haline 'German Angora Rabbit', Fransa ise 'French Angora Rabbit' ismini vererek tavşanlardan ekonomik ve kültürel girdi elde etmeye başladı.

Ancak 1990'lı yıllardan sonra pazara giren Çin, ipek ve kaşmir üretiminde de olduğu gibi Ankara tavşanından elde edilen ürünlerin üretiminde de uzmanlaşma ve iş gücünün ucuzluğundan dolayı sektörü tamamen ele geçirdi. Tüm dünyada bizim adımızla anılan tavşandan Çin'de yaklaşık 50 milyon, bizde ise bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar var'' dedi.

Ankara tavşanının yetiştirilmesinin esas amacının yün üretimi olduğunu söyleyen Dellal, tavşanın kökeninin Ankara olmasına karşın neslinin tükendiğini, Türk tekstil sanayisinde ve bilimsel alanlarda kullanılan Ankara tavşanı yününün ise dış alımla karşılandığını ifade etti.

Dellal, şu an Türkiye'de üretim yapılıp yapılmadığına dair hiçbir veri olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

''Türkiye'de bu hayvanların üretiminin çoğaltılmasıyla ilgili olarak 1990'lı yılların ortalarından sonra bazı kimseler ve akademisyenler Ankara tavşanı yünlerinin yüksek fiyatlarla dış ülkelere satılabileceğini söyleyerek Ankara tavşanı yetiştiriciliğini teşvik ettiler ve sonuçta önemli düzeylerde damızlık tavşan satışında bulundular.

Böyle olunca da vatandaş elindekini, avucundakini büyük hayaller kurarak bu işe yatırdı. Ancak bu projenin pazar ayağı olmadığı ve yeterince araştırma yapılmadan alana girildiği için özellikle Çin'in bu konuda büyük bir güç olduğu göz ardı edildi. Bizim üretici kilo başına 30-40 dolar kazanma hayali kurarken Çin bunu uluslararası pazarda zaten 5 dolardan satıyordu. Bu da Türk girişimcileri iflas ettirdi.''

Dellal, yeterince bilgi ve altyapıya sahip olunmadan girilen bu maceranın sadece Ankara tavşanı üretmek isteyen kimseleri değil Ankara tavşanının kaderini de etkilediğini kaydederek, Ankara tavşanı üretiminin geliştirilmesi konusunda yeni çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Dellal, hayvan gen kaynaklarını koruma yönünde önemli çalışmalar yapan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünce bu konuda da çalışmalar yapılabileceğini söyledi.

Ankara keçisi, kedisi ve tavşanının Türkiye'ye özgü çok önemli gen kaynakları olduğunu bildiren Dellal, ''Bunlara sahip çıkmazsak bizim yerimize başkaları sahip çıkar. Tüm dünyada 'Ankara' adıyla bilinen bize özgü hayvanlara sahip çıkmalıyız'' dedi.