EKODOSD üyeleri tarafından hikayeleri araştırılan doldurulmuş parslardan biri Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü komutanlığında, bir diğeri ise Sisam Adası’nda bulundu. Sisam’daki parsın adadan gelen iki kardeş tarafından Güzelçamlı Milli Parkı’nda öldürülerek götürüldüğü belirlendi. Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü komutanlığı bünyesinde bulunan ve amblemi pars olan 181. filoda bulunduğu ortaya çıktı. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, hiç olmazsa Diyarbakır’daki doldurulmuş parsın memleketi olan Kuşadası’na getirilmesini istediklerini açıkladı.
Günümüzde artık Anadolu parslarının hikayelerinin izini sürebildiklerini açıklayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, 40-50 yıl gibi çok kısa bir dönem öncesine kadar yaşadıkları bilinen ve onları gören insanların hayatta olduğu düşünüldüğünde ne kadar önemli bir türün kaybedildiğinin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. Anadolu parslarının gezdiği dağlarda, kayalıklarda, Milli Park çevresinde, Beşparmak Dağları’nda, Milas, Çine, Söke, Kirazlı, Koçarlı, Tire, Germencik, Selçuk ve Şirince çevresindeki yerel insanlarla, avcılarla, çobanlarla konuştuklarını ve onlardan kalan izleri sürdüklerini vurgulayan Bahattin Sürücü, “Bir gün bir yerlerden çıkabilirler diye umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik” dedi.
Anadolu Parsı’nın soyunun tükenme aşamasına gelmesindeki en büyük etkenin artan insan faaliyetleri nedeniyle yaşam alanlarının daralması, zamanında bir koruma statüsü olmadığından yoğun bir şekilde yapılan bilinçsiz avcılık, hayvan sürülerine saldırıyor gerekçesiyle zehirlemeler ve taş tuzaklarla yapılan kaplan kapanları olduğunu kaydeden Bahattin Sürücü, Anadolu parslarının canlısına artık rastlanmadığını ancak muhtelif yerlerde bulunan Anadolu Parsı’na ait tahnitlerden ikisinin, Kuşadası Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda yaşayan parslara ait olduğunu tespit ettiklerini dile getirdi.
EKODOSD yönetim kurulu üyesi Arkeolog Levent Kutbay’ın araştırmalarında; belirtilen Anadolu Pars’larından birisinin, 1952 yılında Kuşadası Güzelçamlı Kırk Basamaklar mevkiinde kaplan kapanı ile yakalanarak, bir müddet Kuşadası’nda halka gösterildikten sonra Ankara Hayvanat Bahçesine götürüldüğünü tespit ettiklerini açıklayan EKODOSD Başkanı Sürücü, “Ankara Hayvanat Bahçesinde altı yıl yaşayan Anadolu pars’ına Efe adı verilmiş. Öldükten sonra doldurularak tahniti yapılmış. Parsın tahniti 2001 yılında Diyarbakır Ana jet Üssüne götürülmüş. Buradaki 181. filonun ambleminin pars ve filonun isminin Parslar olması sebebiyle, doldurulmuş parsın filonun sembolü olarak Diyarbakır Ana jet Üssünde sergilenmesi uygun görülmüş. Yönetim kurulu üyemiz Levent Kutbay’ın araştırmaları sonucunda, havacılık tutkunu fotoğrafçı Emin Fındıklı’nın Diyarbakır Ana Jet Üssünde çektiği fotoğraflarla Efe’ye ulaştık. Değişik yerlerde bulunan doldurulmuş parslar arasında, Efe’nin en iyi korunanı olmakla birlikte, hayvanın renk ve fizyolojik özelliklerini en doğru yansıtan örnek olduğunu gördük. Efe her ne kadar filonun sembolü olarak Diyarbakır’da dursa da, bu muhteşem canlının 58 yıl önce Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın ormanlarında özgürce yaşadığının göstergesi olarak, kendi memleketi olan Kuşadası’nda, herkesin görebileceği bir yerde sergilenmesinin daha doğru olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Doldurulan diğer parsın ise Yunanistan’ın Samos Adası’ndaki Mitillini Köyünde bulunan doğa tarihi müzesinde bulunduğunu açıklayan Bahattin Sürücü, burada sergilenen Anadolu parsının, Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı kıyılarından adaya götürüldüğünü söyledi. Kötü bir şekilde tahniti yapılan parsın hikayesinin ilginç olduğunu anlatan Sürücü, hayvanlarına saldıran parsı kovalayan köylülerin, parsı bir mağaranın içinde sıkıştırdığını, daha sonra mağaranın ağzını taşlarla kapatarak hayvanı açlık ve susuzluktan ölmeye terk ettiklerini ifade etti. Aradan bir süre geçtikten sonra Gerasimos Gliarmis adında Sisam’lı bir köylünün parsın kürkünü almak için mağaranın girişindeki kayaları açarak içeri girdiğini kaydeden Sürücü şöyle konuştu: “Ancak pars mağara içerindeki yağmur sularını içerek ve önceki avlarından arta kalanları yiyerek hayatta kalmayı başarmış. Dışarı kaçmak isteyen hayvan Gerasimos isimli köylüye saldırmış. Bu arada Gerasimos’un kardeşi Nikolaos Gliarmis de mağaraya tırmanmış ve kardeşiyle birlikte mücadele ederek parsı öldürmüşler. Ancak göğsünden kötü yaralan Gerasimos kısa bir süre içerisinde enfeksiyondan ölmüş. Parsın postu ise doldurularak sergilenmiş. Bu olay Sisam’lı ünlü yazar Alki Zei’nin ‘Vitrindeki Kaplan’ isimli kitabına ilham kaynağı olmuş.”
50-60 Yıl öncesine kadar Milli Park bölgesinde görülebilen Anadolu parslarının hikayelerini, yaşam alanlarını, taş tuzaklarını araştırmaya devam ettiklerini kaydeden EKODOSD Başkanı Sürücü, Anadolu parsının soyunun tükenmesiyle neleri kaybettiğimizi, doğada yaşayan her canlının ekosistem içerisinde bir görevi olduğunu, yok olan bu canlıların beslendiği canlıların çoğaldığını dolayısıyla doğal dengenin bozulduğunu belirterek, “Canlısına sahip çıkamadığımız ve koruyamadığımız bu muhteşem canlıdan kalan izlere, hikayelerine, postlarına sahip çıkarak tanıtmaya ve türlerin mutlaka korunması gerektiğini herkese anlatmaya devam edeceğiz” dedi.
ANADOLU PARSI (Panthera pardus tulliana): Kedigiller ailesinden olan Anadolu Parsı; ormanlar, otlaklar, yaprak döken ormanlar, maki kaplı sarp ormanların olduğu alanlarda yaşamını sürdürür. Yaşam süreleri 20-25 yıl olup, bir seferde 2 veya 3 yavru doğurur. Genel olarak çok zarif ve çeviktir. Kürkünün rengi çok canlıdır. Sarı renk üzerine siyah beneklidir. Gözleri karanlıkta çok iyi göründüğünden gece de avlanır. Post desenleri, sessiz yürüyüşü ve arazideki en küçük engebeden çok iyi yararlanması sayesinde, parsı doğada görmek çok zordur. Onun yerine kesik kesik, öksürüğe benzer kısa kükremeler şeklindeki sesi daha sık duyulur. Fiziksel yeteneklerin yanı sıra avı planlamadaki becerisi de gelişmiştir. Elde etmek istediği hayvanın huyunu suyunu bilir ve çoğu kez ona pusu kurar. Ağaçlara, kayalıklara kolayca tırmanır. Avının yaklaşmasını yavaşça bekler. Hem gündüz hem gece planlı hareketlerle koşmadan avını izler ve 6 metreye varan sıçramalarla avını yakalayarak, ağaç üzerine veya kaya kovuklarına taşır. Geyik, alageyik, yaban keçisi, yaban domuzu, oklu kirpi, küçük memeliler ve kuşlar temel besinidir. Anadolu parsı, leopar türleri içerisinde en iri olanıdır. Anadolu’nun batısında yaşadığı en uç nokta Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’dır.
9 bin yıl önceye tarihlenen kazılarda ortaya çıkarılan Hitit kabartmalarında görülmektedir. 9 bin yıl öncesine tarihlenen Çatalhöyük kazılarında bulunan bir kadın heykelinin iki yanında Anadolu Parsı görülür. Ayrıca Kanunu Sultan Süleyman ile dedesi Yıldırım Bayazıd’ı av yaparken betimleyen iki Osmanlı minyatüründe de Anadolu parsları görülmektedir. Bilimsel ismi, onunla ilgili ilk bilgileri derleyen Marcus Tullius Cicero’ya ithafen Panthera Pardus Tulliana olarak konmuştur. Sonuncuları 1972’de Ağrı ve Eskişehir Çatacık’ta görülmüştür. Kuşadası ve Selçuk civarında Mantolu Hasan adıyla tanınan İzmirli avcı Hasan Bele, sonuncuların yok olmasında büyük rol oynamış, öldürdüğü onlarca Anadolu parsından manto yaparak giymiştir. 1970’te Kars Karakale Köyü’nde, yine aynı yıl Hakkari’nin Uludere ilçesinde öldürülmüştür. 1967’de Bolu Seben’de öldürülmüş, sonuncusu 1974’te Beypazarı’nda Bağözü Köyü’nde Havva Köksal adlı bir kadının kolunu ısırmış, sonra düzenlenen sürek avında yakalanıp öldürülmüştür. Bu, onun son görülüşüdür.