Ey Anadolu insanı;

 Unutma. “İnsanın ete kemiğe bürünüp Yunus olup göründüğünü’’.

"Politik görüş, aile, memleket, cilt, ırk, dil, din, cins veya cinsiyet gibi farklılıkların aslında üzerimizde tesadüfen bulduğumuz bu dünyadaki elbiseler olduğunu…

Yüzyıllardır dünyaya seslenen“ Kim olursan ol, yeter ki gel” diyen Mevla Ana’nın sözlerini.

Âşık Veysel gibi bizim de dostumuzun “ Aslında kara toprak” olduğunu ve kara toprağın bize bilgeliği, alçak gönüllülüğü, emeğin kıymetini, doğanın vericiliğini ve gönül bolluğunu öğrettiğini…

Unutmayalım kirlettiğimiz sularda can çekişen balığın, gökyüzüne ellerini uzatmaya çalışan bilge ağacın, açgözlülüğümüze hizmet eden yapay zehirlerimizin zehirlediği kuşların hakkını gözetmeyi…

Kapımızın önünü süpüren çöpçüye bile minnettar olup teşekkür etmek; onun yerleri süpürürken neler düşüneceğini hayal etmek, ölerek aldığımız toprakları kirletmemek gerektiğini…

Ana babalar, toplum öğretmenleri;

Hapsetmeyelim çocuklarımızı betondan sınıfların; televizyondan ve bilgisayar oyunlarından ibaret yapay dünyaların içine. Hep yarışmayı, yenmeyi, en büyük olmayı, öğütlediğimiz çocuklarımıza sadece “almayı değil; olmayı ve vermeyi, paylaşmanın güzelliğini de öretelim. Sevginin ancak can kaynağından geleceğini; cana can lazım geldiğini; bizlerin 20 Milyon canlı türden sadece bir tanesi olduğumuzu; diğer cinslerin de hakkına saygı göstermemiz gerektiğini anlatalım okullarda, gösterelim yaşatarak.

Sahipsiz çocukları görmezden gelmek; aramıza duvarlar örmek çocuklarımızdan ayırmak, yetmez huzur içinde yaşamamıza… Öfke, kin dolu, açgözlü, insanı sahipçiliğine, köleliğe ve egolarına odaklı politikacılar sussunlar… Bıraksınlar gençlerimizin tutkularını, çaresizliklerini kullanmayı; başıboş bırakılmışlıklarını suistimal etmeyi…

Rüzgâr ekmeye doysunlar artık bağırıp çağıranlar ve yalanlarla, iftiralarla dünyayı ve akılları karıştıranlar… Sadece gerçeğe, adalete ve vicdana sığınalım; hiçbir tirana değil…

Bizim de payımız olduğunu anlayalım, ötekileştirdiğimiz, kandırılan; başıboş bırakılan müdahale etmediğimiz, sevgisiz ve amaçsız bıraktığımız ve şimdi bizden nefret eden öfke dolu gençlerin birer insan canavarına dönüşmesinde…