Türk-Fransız Kültür Derneği Genel Kurulu'nu Galatasaraylılar Lokalinde hep birlikte gerçekleştirip,yeni yönetim ve denetim görevlilerini seçtik.

Geçmişte Vakıflardan sorumlu bir Bakan ve bir siyaset sosyologu sıfatlarımla yıllardır gözlemlediğim bir olgu var;dernek ve vakıflarda görev ve fonksiyon başkalaşımı,değişimi....
Vakıf kelimesi İnsanlık Tarihine bizim armağanımız olup,hiç bir yabancı karşılığında aynı zenginliği bulamazsınız....
Vakfetmek!
Bir amaç uğruna birşeyleri emre amade kılmak...
Üstelik sizden sonrası bir dünyada sizin hayallerinizi gerçekleştirmek üzere kurulu...
Dernek de öyle...
Düğün-dernek deriz günlük dilimizde...
Dermek-çatmak mesela...
Derlemek keza...
Ne ki günümüz Türkiye'sinde her ikisinin yıllar öncesi vazife ve yükümlülük anlayışları çok farklı..
Yükü taşıyamaz hale gelmişler...
Tabelaya sığınanlar çoğunlukta...
Spor Kulüpleri misal...
Görev ve rolleri bu defa çerçevelerini aşmış halde...
Başka bir hukuki kimliklerle donatılmalarının zamanı çoktan gelmiş gibi...
Neyse...
Derdimiz başka...
Tespitlerimizle yola çıkıp,kendimize bir harita çizdik..
Strateji diyorlar adına...
Misyon- Vizyon modanın demirbaşları...
Peter Drucker'ı yazmışsın..
Halk anlamaz ki diyenler çoğunlukta yine...
Sözüm ona profesyonellerin kaçı anlamış dermiyiz!
Neyse..
Derdimiz başkaydı...
Evet,niçin Anadolu Beylikleriyle ilgili onlarca eser kitapçılarda yer almaz diyordum...
Türkçesinin az olduğu Beylikler vardı,olmadığı Beylikleri gördük...
Yabancı dillerde daha fazla olanlarıyla karşılaştık....
50 Federe Devlet bir araya gelip A.B.D adlı Federal Devleti meydana getirebildi....
Hemen aynı yüzyıllarda bizimkiler sönüp giden yıldızlara benzediler....
Neyse...
Derdimiz bambaşkaydı...
Yazmadığınız Beylikleri,kim yazmışsa ondan öğrenecekti yeni nesiller...
Yazdıklarınızı farklı kimliklere büründürüp piyasayı yönlendirenler  elbette bulunacaktı...
Dr.Himmet Akın'ın "Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma" adlı mükemmel eserini,Prof.Dr.Zerrin Günal hocamızın sayesinde tanıdım,1968 Ankara Üniversitesi Basımevi bilgisiyle ikinci basımıydı,demek çok öncesinde emek vermişti....
Karamanoğulları yine öyle..
Karasi Beyliği keza....
Ne diyeyim...doktora tezi olan olmayan,araştırmacıların ürünü ne kadar eser varsa hepsine bakılmalı,uzmanlarca seçilmeli dedik....
Emirat d'Aydın gibi fransızca eser de gönlümüze düştü....
1600 yıl Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü bu topraklarda Latince bilenimiz neredeyse olmadığı gibi,onca eseri hakettiğince koruyamamışlığımız var.
Yönetim ve Strateji bilimi açısından bakarsak sözgelimi,neydi acaba Aydınoğulları yönetim anlayışı,gelecek vizyonları....ve ne oldu?
Osmanlı İmparatorluğu-Beylikler  ilişkisine dair kaç temel eserimiz var,ve kaçı yabancı dillerde....
Dernek kimliğimizle iletişim içinde bulunduğumuz yerli yabancı üniversiteler ve böylesi tarihi önemi haiz eserlerde imza atabilecek ehliyet ve liyakatte
sayısız bilim insanımızla,biz bu işi yaparız,yapmalıyız dedik.
İnsanımıza güvendik.
Amacımızın ulviyetine sığındık.
Şimdi hepsiyle ilgili eserler ana dilimizde insanımıza kavuşacak,sonra da fransızcayla başka uluslarla buluşacak...

"Önce sizi umursamazlar,
sonra size gülerler,
sonra savaş açarlar,sonra siz kazanırsınız."
demiş,Mahatma Gandhi....
Biz,bilim kazansın istiyoruz.

 

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınpost etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

appstoreee.jpg     googleplay.jpg