CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, anadilde öğretime sıcak baktıklarını, ancak anadilde eğitimin bugün için özülebilecek bir sorun olduğuna inanmadıklarını söyledi.

CHP'nin, Van'ın Edremit ilçesi Merit Şahmaran Oteli'nde düzenlenen 3 günlük ''Siyasette Barışı Stratejisi Çalışması'' sona erdi. Kılıçdaroğlu, aynı otelde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, Van'da olmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek Van'a miting yapmak için değil, Türkiye'nin sorunlarını bu ilde tartışmak, kanaat önderlerinin, akademisyenlerin, CHP'liler gibi düşünmeyenlerin sorunları nasıl algıladığını ve kamuoyuna nasıl yansıttıklarını dinlemek için kente geldiklerini söyledi.

''Beyin fırtınası'' olarak adlandırdıkları toplantıda CHP olarak, dinleyici konumda olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, pek çok şey öğrendiklerini bildirdi.

Katılımcıların toplantıda ''CHP'nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halktan daha fazla oy almak için ne yapması gerektiği sorusuna da cevap verdiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Tartışmaların önemli noktalarından birisi de Kürt sorununu CHP nasıl çözmelidir, Kürt sorununa CHP nasıl bakmalıdır? Nasıl bakmalıdır ki çözerse CHP çözer anlayışı toplumda egemen olsun. Zaten bu anlayış var, değişik yerlerde söyleniyor. Bu algıyı güçlendirmek için CHP ne yapmalıdır? Bu konu tartışıldı'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, toplantıda sadece Doğu ve Güneydoğu'da Kürt sorununun ele alınmadığını, Doğu ve Güneydoğu'nun ekonomik sorunları, sosyal sorunları, faili meçhuller, geçmişle hesaplaşma, kadın ve kadına yönelik şiddet, bağımsız olarak şiddet, din ve mütedeyyin insanların kaygıları ve din konusu, idari reform, Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı, yoksulluk ağırlı olarak ele alınan konulardan ve CHP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki örgütlenmesi, örgütler halkla nasıl daha fazla iç içe almalı'' gibi konuların ifade edildiğini kaydetti.

Seçim barajı konusunda aşağı yukarı ortak bir kararın egemen olduğunu gözlediklerini belirten Kılıçdaroğlu, ''(Seçim barajı yüzde 5 olsun) diye bir düşünce var. Haksız gözaltı ve tutuklamalar tartışılan konulardandı. CHP'nin uzun süre bölgeye gelmemesi, bölge insanıyla diyalog kurmaması, kopukluğun oluşması ve bu sürecin uzun devam etmesi CHP'nin bu bölgede kan kaybetmesine yol açmıştır. CHP'den istenen bölgeye daha fazla gelin, yurttaşlarla daha fazla iç içe olun. Daha fazla diyalog kurun, sorunlarını çözecekseniz doğrudan gelin bu bölgede halka anlatın. Doğu ve Güneydoğu Anadolu insanıyla daha fazla buluşmayı önerdiler bize'' şeklinde konuştu.

-''CHP ALGISI''-

Bölgede, bazı kesimlerce ''CHP algısının'' negatif olduğunun konuşmacılar tarafından ortaya konulduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu algıyı değiştirmek açısından CHP'ye görev düştüğünün de vurgulandığını ve bunun CHP'nin üzerinde düşünmesi gereken konulardan birisi olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, toplantıya bölgenin kanaat önderlerinin, akademisyenlerinin, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığını belirterek, özellikle CHP ile aynı doğrultuda düşünmeyenlerle bir araya gelmeye özen gösterdiklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, CHP olarak eleştirileri ve önerileri dikkate alacaklarını, ortaya çıkan görüşlerin tamamına katılmasalar da bu görüşleri saygıyla değerlendirdiklerini belirtti.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ''Demokrasilerde olması gereken 'bizim gibi düşünenlerle toplantı yapmak' değildir. Demokrasilerde olması gereken bizim gibi düşünmeyenlerin de bizim hakkımızda ne düşündüklerini öğrenmektir. Biz Van'da bunu yaptık'' diye konuştu.

-SORULAR-

Kılıçdaroğlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin bölgeden 5 bin kişinin katıldığı bir araştırma sonucunun rapor haline getirilerek toplantıda kendisine sunulduğu yönünde haberler çıktığını ifade etmesi üzerine Kılıçdaroğlu, böyle bir rapor olmadığını, yalnızca Bahçesaray ilçesinden gelen ve terör mağduriyetinden doğan tazminatlarını alamadıklarını ifade eden vatandaşların kendisine bir rapor ilettiklerini söyledi.

''Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın 'Kürt sorununun' çözümünde oynayabileceği role ilişkin tartışmalar olduğu ifade edilerek, toplantıda sizin önünüze bu yönde bir seçenek geldi mi? CHP olarak Öcalan'ın sorunun çözümündeki olası rolüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna Kılıçdaroğlu, ''Benim bulunduğum bütün tartışmaların içinde böyle bir olay gündeme gelmedi. Böyle bir tartışma da söz konusu olmadı ama değişik görüşler kanaat önderleri tarafından dile getirildi'' yanıtı verdi.

Anadilde eğitim tartışmasına ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, toplantıda bu konunun da gündeme geldiğini belirti.

Kılıçdaroğlu, bir başka soru üzerine, ''Anadilde eğitimin olması gerektiğini, öğretimin olması gerektiğini, anadilde eğitimin olmasının sakıncalarının'' tartışıldığını söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''bölgeyle söylem birliği adına CHP'nin, soruna 'Kürt sorunu' adını koyuyor mu?'' sorusuna da şu yanıtı verdi:

''3. yol ile 'Kürt sorunu' farklı arkadaşlar. Kürt sorunu, bizim gördüğümüz sorunların bir parçası, az önce söyledim. Kürt sorunu da orada tartışıldı ama olayın ekonomik, siyasal, toplumsal yönü, kültürel yönü onlar da tartışıldı. Bir 3. yol dediğimizde olayı bir bütünlük içinde görüyoruz ve 3. yolda bizim hedefimiz şu, ondan vaz geçmiş değiliz. 'Etnik temele dayalı siyaset, inanç temeline dayalı siyaset doğru değildir' diyoruz. Biz kişilerin etnik kimliğine de inancına da saygılıyız ama biz var olan sorunların çözülmesini istiyoruz. O sorunlar çözülürken de olayı tek pencereden görmeyi yanlış olduğunu görüyoruz, yanlış olduğunu düşünüyoruz. Etnik temelli siyaset olayı sadece etnik pencereden görür, inanç temelli siyaset sorunu sadece din penceresinden görür, olay bu kadar basit bir olay değildir, olayın pek çok boyutu var. o boyutta burada tartışıldı.

Gerçekten ekonomik, sosyal, faili meçhuller, geçmiş ile hesaplaşma, şiddet, din, idari reform, yerel yönetimlerdeki reform, özerklik şartı, kadına yönelik şiddet, yoksulluk, parti örgütlenmesi, bütün bunların tamamı tartışıldı. 3. yolda biz, AKP ve BDP dışında bölgeye evrensel haklar, evrensel özgürlükler, demokrasi açısından biz bu bölgeye geliyoruz. Herkese ekonomik güvence vermek, herkesin dünya ile bütünleşik bir ortamda bir hukuk sisteminde yaşamasını istiyoruz. bizim istediğimiz bu...''

-''SAVCI RECEP BEY''-

Kılıçdaroğlu, anadilde eğitim konusundaki bir başka soru üzerine de ''Anadilde öğretime sıcak bakıyoruz, anadilde eğitimin bugün için çözülebilecek bir sorun olduğuna inanmıyoruz'' dedi.

Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanan Gazeteci Soner Yalçın'ın sorgusunda ''CHP'den kimlerle görüştüğü'' şeklide soru yöneltildiği ifade edilerek, bunu değerlendirmesinin istenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''bu konu tartışılmadı ama başsavcının talimatıyla gelişen olaylar, bu tür soruların sorulmasına olanak sağlayabilir. Başsavcının kim olduğunu da biliyorsunuz harhalde; Recep Bey...''

Kılıçdaroğlu, ''toplantıdan çıkan hangi görüşlerin CHP'nin seçim bildirgesinde yer alacağının belli olup olmadığı sorusuna, ''Hayır, şunun için diyorum; çünkü görüşmeler hala devam ediyor. o tartışmalardan 10-15 gün sonra toplantıyı yöneten akademisyen, bize hangi konularda uzlaşma oldu, hangi konularda uzlaşı olmadı bunlar bize gelecek, bir rapor olarak sunulacak, biz o zaman değerlendirebileceğiz ancak. Hemen bugünden şunları alacağız, şunları almayacağız' demek doğru olmaz'' yanıtı verdi.

''Anadilin öğretilmesi konusunda CHP'nin kendi bakış çerçevesinin'' sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Anadil yasağının kaldırılmasıyla ilgili ilk teklifi veren CHP'dir. Herkesin kendi anadilini öğrenmesi bir insanlık hakkıdır. Onu teslim ediyoruz. Ayrıca biz, asimilasyona karşıyız, entegrasyondan yanayız. Bu da bizim parti programımızda var, kurultay tarafından kabul edilen programımızda var. Temel hak ve özgürlükleri genişletmek, bizim temel hedeflerimizden birisidir.''

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin ''Anadilde öğretimde zaten sorun yok ama Milli Eğitim bünyesinde böyle bir ders konulması ve kamuda Kürtçe'nin kullanılması asıl tartışma bu'' sözleri üzerine de ''Onlar tartışılıyor, tartışılmasından herhangi bir üzüntü de kaygı da duymuyoruz. Ülkede demokrasi var, özgürlükler var, bunlar tartışılmalı, toplum bir şekilde bu tartışmalara katılmalı, görüşler oluşmalı, olgunlaştırılmalı. Bunlardan herhangi bir şekilde kaygı duymuyoruz, tam tersine bunların tartışılması gerekiyor, demokrasi içinde...'' dedi.

A.A.