Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı…

 

Akın akın Çanakkale’ye revan olur, anaların babaların gözlerinden sakındıkları nice Mehmetçik…

Aydın’dan, Mardin’den, Kastamonu’dan…

Edirne’den, Ardahan’dan, Trabzon’dan…

Anadolu’nun her bucağından…

Halep’ten, Erbil’den ve de Kerkük’ten…

Varsa çocuklarının gözlerinden öpüp ve de eşlerine sessizce Allaha ısmarladık diyerek…

***

Savaş kararı 13 Ocak 1915’te İngiltere savaş meclisinde verilir. Amaç; Çanakkale Boğazını geçip Osmanlının kalbine bir hançer gibi inmek,  oradan da Karadeniz’i aşıp zorda kalmış Rusya’ya yardım etmektir.

Harekâtın ismi başlangıçta İstanbul Harekâtıdır.

İtilaf donanması İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşmaktadır ki zamanın en güçlü donanmasıdır.  

19 Şubat 1915’te İngiltere Denizcilik Bakanı Churchill’in emriyle saldırı başlar.

İşte bu saldırı 8 Ay 14 gün sürecek, Mehmetçiğin tarihe altın harflerle yazacağı Çanakkale Destanının başlangıcı olacaktır.

Ve Gelibolu’ya saplanıp kaldıkları için de harekâtın ismi Gelibolu Harekâtı kalacaktır.

Savaş 10 Mart’a kadar çoğunlukla itilaf donanmasının bombardımanı ile geçer. 18 Marta gelindiğinde ise düşman donanması indirici yumruğunu vurmak için büyük bir saldırı yapacaktır.

Savaş sabahın erken saatlerinde başlar.

Mehmet Akif namluları ateş kusan topların siperlerdeki etkisini şöyle anlatır;

 

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.

 

Fakat ne olursa olsun binlerce Mehmetçik şehit düşer de,

 Onların kanlarıyla sulanmış ay yıldızlı al bayrak yere düşmez,

 Düşman eline geçmez kutsal sancak…

 Bouvet ve Ocean gibi savaş gemilerinin boğazın dibini boyladığı İtilaf donanması çekilir gider.

Tarihe 18 Mart Çanakkale Destanı diye geçen savaşın ilk perdesi kapanmıştır.

Şimdi düşman şansını karadan deneyecektir.

***

Başkomutan vekili Enver Paşa ve Alman General Liman Von Sanders Osmanlı Ordusuna komuta ederlerken, Çanakkale savaşlarında kahramanlaşıp Türk Milletinin gönlüne taht kuran Atatürk, 19.Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal’dir.

Düşman güçleri 25 Nisan 1915 günü Mustafa Kemal’in tahmin ettiği ama üstlerine inandıramadığı Kabatepe ve Seddülbahir’den çıkarma yaparak saldırıya geçerler.

Ağustos sonlarına kadar boğaz boğaza sürecek kara savaşlarında Mustafa Kemal cephanesi bitmiş askerlerine “Süngü tak” emrini verirken “Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka askerler ve kumandanlar yetişip geçebilirler…” der…

Nasıl şahlanır asker, nasıl fırlar yerinden. Biri düştükçe yerine birisi, yine birisi, yine birisi geçer…

Kim bilir hangi ananın taş bastığı bağrından…

 Kim bilir hangi gelinin ipil ipil gözyaşından türküsü yakılır Mehmetçiğin.

Çanakkale içinde bir kırık testi

Analar babalar ümidin kesti

Offf…Gençliğim eyvah…

Çanakkale bu milletin geleceği olan binlerce aydınının toprağa gömüldüğü bir savaştır.

Galatasaray, Kayseri, Sivas, Erzurum ve Konya liselerinin mezun veremediği…

 Yaşlarına bakılmaksızın 45 kiloyu geçmiş çocukların cepheye sürüldüğü, yani ekinin gök iken biçildiği savaştır.

 Karşılıklı savaşan askerlerin birbirlerine birkaç dakika önce kurşun sıkarlarken, yapılan bir iki saatlik ateşkeste bu kez bir birlerine bisküvi, su ve sigara  ikram ettikleri  bir tuhaf  savaştır.

Anzakların ‘’Ne işimiz vardı Gelibolu’da… ‘’ sorusuna, evet ’’ Ne işiniz vardı burada…’’ diye cevap verildiği…

Beş yüz bin askerin dar bir alanda boğaz boğaza savaşırken, mermilerin dahi havada birbirine saplandığı…

Bir Alayın ki 57. Alayın komutanları ve askerleriyle birlikte hepsinin şehit düştüğü bir savaştır.

Bu şehadetlerin nasıl olduğunu şöyle anlatır Mustafa Kemal:

“… Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre. Yani ölüm muhakkak…Birinci siperdekilerin hiç biri kurtulmamacasına düşüyor. İkinci sıradakiler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir ölçü…İşi Allah’a bırakıp kadere razı olabiliyor musunuz. Öleni görüyor. Üç dakikaya kadar öleceğini biliyor. En ufak bir çekinme bile yok. Okuma bilenlerin ellerinde Kur’an-ı Kerim. Cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şaşılacak ve tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşını kazandıran bu yüksek ruhtur”.

Ve bu yüksek ruhu aşamayan İtilaf Kuvvetleri 12 Aralık 1915’te Çanakkale’de mağlup olarak sessizce çekilmeye başladılar. 8 ocak 1916’da da tamamen çekilip gittiler.

***

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Offf… Gençliğim eyvah…

Bu savaş; ‘’Biz de bir kurbanlık koyunlara kına yakarlar, bir de askere giden oğullara… Bir değil bin oğul kurban olsun vatana…’’ diyen anaların destanıdır.

Yahya Çavuşların, Seyit Onbaşıların, 57.Alayın ve adlarını tek tek yazmaya kalksanız Türkiye Coğrafyasına sığmayacak şehit Mehmetçiğin destanıdır.

Mehmet Akif’in dediği gibi;

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun…

Sağlıcakla…