Amyzon ormanlarının şemsiye görünümlü fıstık çamları, bölge halkının en önemli geçim kaynağını oluştururken gölgesi de terk edilmiş yılkı atlarına yataklık yapıyor.
Strabon'a göre; Alabanda'nın kuzeyinde, düşman saldırısını durdurmak ve savunmasını yapmak amacıyla kurulan Amyzon, 20. yüzyılın başlarında Paton ve Fowler; 1950'li yıllarda Robert; 1970'li yıllarda Lauter tarafından yapılan araştırmaları, 2000'de Özkaya ve San'ın birlikte yaptığı yüzey araştırması izlemiş. Bir kısmı 6 mt. yüksekliğe kadar ayakta kalabilmiş surlar, isodomos tekniğinde kesme taş bloklardan inşa edilmiş. Surlar yaklaşık 137 mt. uzunluğunda ve 1.68 m kalınlığında olup olasılıkla M.Ö.
300'lere ait olduğu söylenmektedir. Dor düzeninde teras üzerine inşa edilen Artemis Tapınağı'nda, bir arşitrav bloğu üzerinde Idrieus tarafından inşa edildiğini gösteren bir yazıt tespit edilmiş. Amyzon'un batı alanında depo olarak kullanıldıkları düşünülen 15'e yakın tonozlu büyük yeraltı odaları, hala sağlamlığını koruyor. Doğu-batı doğrultusunda birbirine paralel olarak uzanan bu yapıların bazılarının sarnıç olarak da kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Akropolünde tiyatro, agora ve çeşme kalıntıları
ile taş işçiliğinin en güzel örneklerinin bulunduğu birçok kalıntı çevreye yayılmış durumda. Ana kayaya oyulan kaya mezarlarının da olduğu Amyzon, 3 ilçenin sınırlarının kesiştiği bir noktada unutulmuş gibi duruyor.
Bölgede inceleme yapan ve yetkilileri Amyzon Antik Kenti konusunda uyaran Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, "Yabancıların ülkemizden kaçırdıkları eserlerin sergilendiği müzelerin önünde kuyruklar oluşurken, bizlerin tarihimize verdiği önem açıkça görülmektedir. Bir yandan Hasankeyf, Allianoi ve mitolojik öykülerle dolu Çine çayı üzerindeki tarihi İncekemer köprüsü sular altında kalırken, bir yandan da defineciler tarafından oluşturulan tahribat büyük
boyutlara ulaşmaktadır" dedi.
Birçok ören yerinde olduğu gibi Amyzon'un tarihinin de kaçak kazı yapanlar tarafından parçalandığına dikkati çeken Bahattin Sürücü, şöyle konuştu: "Sevindirici olan belki de Antik Dönemde burada yaşayan insanların yaşamlarına tanıklık eden menengiç gibi doğal anıtların hala sağlam kalabilmesidir. Bu doğal anıtların başına bir iş gelmemesi ve tarihi eserlerimizin korunması için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na başvuru yapacağız. Binlerce yıllık tarihi eserlerimizin dikilen bir
tabelayla korunamadığı açıkça görülmektedir. Böylesine önemli tarihi yerlerimizin koruma kriterleri, dikilen bir tabelayla sınırlı kalmamalı. Yanı başındaki köyün iki gencine verilecek bir görevle en azından tahrip edilmesi önlenebilir. Etrafı fıstık çamlarıyla çevrili harika coğrafyadaki Amyzon bir an önce turizme kazandırılarak koruyarak kullanılmadır."