Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin Eskişehir İl Başkanlığı tarafından bir düğün salonunda düzenlenen iftarda konuştu.

Destici, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili BBP olarak sürecin başından beri cumhurbaşkanının halkın seçmesi gerektiğini düşünen bir siyasi parti olduklarını ve bunun en uygun seçim sistemi olduğunu düşündüklerini bildirdi.

BBP Lideri Destici, bir gazetecinin Alperen Ocakları Genel Başkanı Serkan Tüzün'ün, partisine yönelik yaptığı açıklamalarla ilgili sorusu üzerine, Tüzün'ün 18 Temmuz 2014 tarihi itibariyle görevinden alındığını bildirdi.

ALPEREN OCAKLARI GENEL BAŞKANI NE DEMİŞTİ?
Alperen Ocakları Genel Başkanı Serkan Tüzün, BBP'nin Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek açıklamasının, "asla bir araya gelemeyecek" CHP ve BBP isimlerini bir araya getirdiğini belirterek, "Bu da BBP kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu eliyle oluşturulmuş Büyük Birlik ruhunu bağrından hançerlemiştir. Tüm Alperenler bilmelidirler ki bu konuda Alperen Ocakları ile yapılmış herhangi bir istişare yoktur. Bizimle istişare yapılmamasından da öte itibarlı itibarsız birçok vagoncuk eklenmek suretiyle CHP lokomotifi peşine takılan bir güruh arasına BBP adının yazılması, 21 yıllık temiz mazisiyle Büyük Birlik Partisi'ne yapılabilecek en büyük kötülüktür" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Arzularının kendilerinin de bir aday çıkarmak olduğunu ancak bu imkanın kendilerine verilmediğini kaydeden Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TBMM'de grubu bulunan partiler 3 aday gösterdiler. Bunun birisi PKK'nın siyasi uzantılarının adayı, bizim kapsama alanımız dışında. Geriye iki aday kaldı ve biz önce istişare kurullarımızı topladık, dedik ki nasıl bir cumhurbaşkanı, kuruldan çıkan karar önce tarafsız, sonra herkesi kucaklayacak ve anayasal çerçevede kalacak bir cumhurbaşkanı. Peki kişiliği nasıl olmalı? Milliyetçi, maneviyatçı, demokrat bir kişiliğe sahip olmalı. Bunun yanında BBP olarak milletimizin yanında bizim de taleplerimiz vardı. Birincisi rahmetli Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu ve onunla birlikte hayatını kaybeden arkadaşlarımızın şahadet sürecinin aydınlatılması, ikincisi hükümetin çözüm süreci dediği bizim çözülme ve ayrışma süreci olarak adlandırdığımız katil teröristlerin serbest bırakıldığı, devleti yıkmaya çalışanları, KCK'dan birer, birer affedildiği ve Türkiye'nin bir bölgesinin şu anda fiili olarak özerk hale getiren bu adına çözülme süreci dediğimiz sürecin durdurulması.

Üçüncüsü yeni bir sivil demokratik anayasaya öncülük edecek bir cumhurbaşkanı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu bizi ziyaret etti ve kendilerine bunları anlattık ve kendilerinden aldığımız cevapları da tekrar istişare kurullarımıza götürdük ve orada değerlendirdik. Bu süreç içerisinde en fazla istişare yapan BBP olmuştur. Bütün kurullarımızda ayrı ayrı ikişer kere hem de iki kez de genel istişare toplantısı adı altında bu toplantıları yaptık. Bu kurullarda çoğunluk Ekmeleddin İhsanoğlu'nu desteklenmesi yönünde görüş belirttiler ve biz de bu demokratik süreç içerisinde oluşan bu tavrı kamuoyu ile paylaştık. Biz nasıl başkalarının tavrına ve tercihine saygı duyuyorsak, BBP olarak biz de herkesin bu demokratik tavrımıza ve tercihimize saygı duymasını bekliyoruz.''

İSRAİL'İN GAZZE SALDIRISI
Destici, Türkiye ve dünyayı yasa boğan bir felaketin Gazze'de yaşandığını belirterek, bunun İsrail'in ilk yaptığı saldırı olmadığını, bir gün İsrail'in de sonunun geleceğini kaydetti.

Bu saldırıları şiddetle lanetlediklerini ifade eden Destici, şöyle konuştu:

"Gazze'de hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Şehitlerimizin ruhu şad olsun, mekanları cennet olsun. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Başta İslam dünyası olmak üzere bütün dünyayı duyarlı olmaya ve Gazze'ye sahip çıkmaya, Türkiye'yi ve İslam dünyasını davet ediyorum. Bu saldırı İsrail tarafından Filistin'e, Gazze'ye değil de bir İslam ülkesi tarafından herhangi bir Hristiyan veya Yahudi topluluğa yapılmış olsaydı her halde bugün batının ve dünyanın tepkisi çok daha farklı olurdu. Ama maalesef iş Müslümanlara gelince, kanları akan, vatanları işgal edilen, yerlerinden, yurtlarından çıkarılanlar, Müslümanlar olunca maalesef bu batının ve emperyalist küresel güçlerin umurunda olmuyor. Türkiye'nin daha aktif rol alması lazım ve sözünü eyleme geçirmesi lazım. İsrail'e ciddi bir şekilde nota verip, bu saldırıları durdurmadığı taktirde, büyükelçiliklerini ve konsolosluklarını kapatması, bütün ticari, siyasi, askeri, sportif, kültürel her türlü anlaşmalarını ve iş birliğini durdurması, dondurması lazım. Bununla birlikte üyesi bulunduğu bütün uluslararası güçleri bu yönde harekete geçirmesi lazım. Artık söylemden eyleme geçme vakti gelmiştir diye düşünüyorum."