Almanya, 80’li yıllarda cumhurbaşkanı seçemeyen Türkiye’ye nazire yaparcasına, 2000’li yıllarda cumhurbaşkanlarını resmî süresi içinde makamlarında tutamıyor. “Afganistan’a evlatlarımız Alman sanayisinin çıkarları için de gitti.” diyen bir önceki resi-i cumhur Horst Köhler, tüm çabalarına rağmen, evlatlarını barış için Afganistan’a gönderdiğini zanneden anneleri tatmin edemeyerek istifa etmek zorunda kalmıştı.

Son makam kurbanı Christian Wulff ise iki farklı gerekçe ile Bellevue Sarayı ile vedalaşmak zorunda kaldı. İddialara göre Wulff, daha önce görevi olan Aşağı Saksonya Başbakanı olduğu dönemde yakın arkadaşı iş adamlarından ucuz kredi almakla ve onların imkânları sayesinde tatil yapmakla suçlanıyordu. Birkaç sene önce vuku bulan bu hadise niçin ve nasıl bugün ortaya çıktı? Almanya’da gerektiğinde siyasi yaşamlara son vermek için veri toplayan bir şebeke mi var? Christian Wulff, bu iddiaları savuşturmak için zaman kazanan hamleler yaparken Bild gazetesi genel yayın yönetmenini sesli mesajla tehdit ettiği ortaya çıktı. Bu gelişmeye rağmen istifa etmemekte direnen Wulff’un ipini bir savcı çekti. Soruşturma başlatılması için cumhurbaşkanının dokunulmazlığının kaldırılmasını talep eden savcı karşısında Hıristiyan Demokrat siyasetçi istifa ederek yargının önünü açtı. Zorla ve şerle gelse de bu tür durumlarda istifa bir erdemdir.

Siyasete Hıristiyan Demokrat Birlik Partileri’nin (CDU) gençlik kollarında başlayan Christian Wulff, cumhurbaşkanı olmadan önce Angela Merkel’in tek rakibi olarak gösteriliyordu. Daha önce Merkel’e rakip olabilecek isimlerin adeta gizli bir el tarafından elendiğini Aksiyon okurları ile paylaşmıştık. Kısa cumhurbaşkanlığı tecrübesi akabinde Wulff da ilk Ausfarht’tan (otoban çıkışı) siyaset dışına çekilmiş oldu.

“İslâm, Almanya’nın parçasıdır” çıkışı ile Alman medyasının büyük tepkisini çeken eski cumhurbaşkanı Wulff, uzun süre ülke gündemini bu duruşu ile meşgul etmişti. Çok satan haber dergileri Wulff‘u bıyıklı ve takkeli fotomontaj ile kapak dosyalarına çekip toplum üzerine korku pompalayan yayınlar yapmışlardı. Yoğun çabalar netice verdi ve Wulff dönemi bitti.

Almanya’nın yeni cumhurbaşkanı, Doğu Almanya kökenli ve barış aktivisti Sosyal Demokrat Joachim Gauck olacak. Hıristiyan Demokratların iktidarda olduğu ülkede bu nasıl mümkün diye soranlar için Alman Cumhurbaşkanlığı seçim sistemini özetleyeyim.

Almanya, 16 eyaletli sahip federal bir siyasi yapıya sahip. Cumhurbaşkanını 16 eyalet parlamentosundaki vekiller ve Berlin’de bulunan Federal Meclis birlikte seçiyor. 16 eyalet parlamentosunun toplam vekil sayısı, Federal Meclis ile aşağı yukarı aynı. Eyaletlerde son zamanda yapılan tüm seçimleri kaybeden iktidar partilerinden Liberaller halkın gönlünde yatan ve Wulff’un rakibi olan Joachim Gauck’a destek vereceğini açıklayınca, cumhurbaşkanlığı seçimi başlamadan bitti. Uzlaşma kültürü karşısında direnme imkânı kalmayan Merkel, bu seçimden de mağlup ayrıldı. Sistem içinde Alman Cumhurbaşkanı tamamen temsilî bir rol oynuyor. Karar alma mekanizması içinde söyleyecek fazla sözü olmayan bu makam, demokrasiye ve Almanya’nın çıkarlarına sahip çıkan bilge bir mevki olarak görülüyor.

Müstakbel Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, 72 yaşında ve Protestan Teolojisi mezunu. Bir dönem Protestan Kilisesi‘nde papaz olarak görev yapan Gauck, Batı Almanya ile birleşmek için çaba sarf eden isimlerdendi. Son Doğu Alman hükümetine karşı gösteriler düzenlenmesinde rol oynayan Sosyal Demokrat siyasetçi, bir dönem Doğu Almanya istihbarat örgütünün başında da bulunmuş. Oldukça enteresan bir geçmişe sahip müstakbel cumhurbaşkanından başta göçmenler olmak üzere toplumun beklentisi hayli yüksek. Eski eşinden boşanmamış olmasına rağmen 12 senedir birlikteliği olan bir hanımefendiyi first lady koltuğuna taşıyacak olması, Almanya’da şimdiden tartışma konusu oldu. Adı özgürlüklerle birlikte anılan Joachim Gauck, oldukça zor bir dönemde Bellevue Sarayı’na yerleşiyor. Bakalım yeni reis-i cumhur bir skandala konu olmadan görev süresini tamamlayabilecek mi?

SAVAŞ GENÇ - AKSİYON