İddiasına göre, iki dilekçeye beş ay yanıt verilmedi. Beş ay sonra, "Bir dedeye söyle ziyaretçi sıfatıyla gelsin" denildi. Özdemir anayasal hakkı gereği, öneriyi reddetti. Cezaevi idaresi, "Bari Diyanet'e soralım" dedi. Diyanet, "Alevilik diye bir din, dede diye bir din adamı yok" dedi. Özdemir'in 'dede' inadı kırılmayınca ikna için öğretmen gönderildi. En son Özdemir, Cezaevi Gözlem Kurulu'nun karar almasını istedi. Dini bir vasfı olmayan cezaevi idaresi Diyanet'in yanıtını tekrarlayınca Özdemir, bu kararı zarfa koyup Radikal'e yolladı. Özdemir'in, "Mektubuma ekledim" dediği o karar, zarftan çıkmadı...

Bülent Özdemir'in gönderdiği mektuba göre, 13 Nisan 2011'de inancı gereği Alevi dedesi ile görüşme isteğini idareye bildirdi. Ancak bir yanıt verilmedi. Özdemir de 30 Nisan ’da talebini yineledi. Bunun üzerine, “Alevi dedesinin bir resmiyeti olmadığından kaymakamlık görevlendirme yapamıyor. Valiliğe, bakanlığa ve Diyanet ’e soracağız, ona göre bir cevap vereceğiz ” diye yanıt verildi. Aradan 4,5 ay geçti. Bülent Özdemir, 12 Eylül tarihinde yeniden dilekçe yazıp dede ihtiyacının karşılanmasını istedi. Aynı gün dilekçesine düşülen derkenar notta, “Talebinin ziyaretçi çerçevesinde karşýlanabilecedi ” belirtildi. Yani dede verilmeyecek; eğer Özdemir isterse, bir dedeyi ‘ziyaretçi’ statüsünde görebilecekti. Oysa ki Ceza İnfaz Kanunu ’nun 93. maddesine göre, hükümlü mensup olduğu dinin görevlilerince ziyaret edilebilir ve onunla iletişim kurabilirdi.

Özdemir, dede ısrarından vazgeçmedi. Bunun üzerine kurum görevlisi olan bir öğretmen kendisini ziyaret etti. Öğretmen, Bülent Özdemir ’e, “Diyanet dedenin resmiyetinin ve Aleviliğin bir din olmadığını belirten yanıtını ” aktardı ve "Tanıdığın bir dede savcılığa seninle görüşmek için talepte bulunsun, savcı kabul ederse görüşebilirsiniz" dedi. Özdemir, bu 'öneriyi' de reddetti ve Cezaevi Gözlem Kurulu’n un bir karar almasını istedi. Kurul, mektuptan anlaşılan o ki, olumsuz yönde bir karar aldı. Özdemir, mektubunda, alınan karar için şöyle diyor:

"Bu karar gösteriyor ki yok sayma politikası o kadar kanıksanmış ki bir hapishane müdürü, kendisini rahatlıkla ulema yerine koyup 'Alevilik din değildir' diyebiliyor ki, bu cümlenin devamı da bellidir: 'Alevilerin ibadet yeri camidir, din görevlileri de imamdır."

Özdemir, gönderdiği mektupta, Cezaevi Gözlem Kurulunu ’nun kararını da eklediğini ifade ediyor. Ancak karar, mektubun içinde bulunmuyor. Mektubun ikinci sayfasına yapıştırıldığı anlaşılan kararın sökülerek çıkarıldığı tahmin ediliyor.