VAJİNAL akıntılar, kadınların yaşamları boyunca en sık karşılaştıkları yakınmalar arasında bulunuyor. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği hekimlerinden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Alparslan Baksu, “Bu sorun, kadın doğum polikliniklerindeki hasta başvurularında birinci sırayı oluşturuyor” diyor.

Vajinal akıntı yakınmasında genellikle altta yatan bir hastalık söz konusuyken, bazen fizyolojik denilen normal akıntılar da kadınların doktora başvurma nedeni olabiliyor. Her akıntı mutlaka bir hastalığa işaret etmiyor. adet döngüsünün belli dönemlerinde, şeffaf ve kokusuz olup herhangi bir yakınmaya yol açmayan akıntının doğal olduğu ve bir hastalık işareti olarak görülmemesi gerektiği belirtiliyor. Bu tür akıntılar hormonların etkisiyle oluşup kendiliğinden geçtiği için doktora başvurmaya gerek olmadığı belirtiliyor. Puberte öncesi dönemdeki vajinal akıntıların çok ciddi şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Akıntının renk ve kokusunun inceleme altına alınıp, kültür çalışması yapılması ve uygun tedavi uygulanması çok önemli bulunuyor. Bu dönemde uygulanan tedaviye rağmen geçmeyen akıntılarda vajinada yabancı cisim olabileceği düşünülüp, özellikle kız çocuklarının bu açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.

Baksu, bazen para, boncuk, tuvalet kâğıdı ve küçük oyuncak parçalarının bilinçsizce vajinaya itilebildiği durumlarla karşılaştıklarını söylüyor. Gebelik döneminde beyaz, kokusuz akıntının miktarında artış gözleniyor. Bu durumun fizyolojik olduğunu belirten Doç. Dr. Baksu, bu dönemde mikrobik nedenlerden kaynaklanan akıntıların büyük önem taşıdığını, bu akıntıların gebelik zarlarının enfeksiyonuna, su kesesinin erken yırtılmasına ve erken doğuma yol açabileceğini söylüyor.