Bu günlerde siyaset kulislerinin konusu AK Parti il başkanlığı… Nedeni metal yorgunu olanların değiştirilecek olmasının yol açtığı beklenti…

Hedef 2019 seçimleri… Bu seçim öncekilerden ayıran ise ilk defa başkanın seçilecek olması…

AK Parti’nin daha doğrusu Cumhurbaşkanı’nın “Başkan” sıfatını alacağı bu seçimi kazanmayı ne kadar istediğini herkes biliyor.

Tabi buna muhalefet de çok istekli ve referandumda elde edilen sonuç onları da ümitlendirmiş durumda.

Bütün yollar Roma’ya çıkar hesabı bundan sonra siyasette bütün yollar 2019’a çıkacak, ülke gündemini o belirleyecektir.

Tabi bu süreçte en fazla çalışacak olan referandum öncesi izlediği ılımlı politika ile güç kazanan, moral bulan CHP ve onun önderliğindeki muhalefetin nefesini ensesinde hisseden AK Parti’dir.

Eğer o siyasette ve bürokraside bir takım adımlar atmaz milletin taleplerine cevap veremezse “kızıl elma” hayal olabilir.

Bir üst düzey partilinin söylediği şu:

“Bir süredir topluma partinin tayin terfi işleriyle ilgilenen, kendini anlatmakta zorlanan, tabanın hızla değişen taleplerine cevap veremez bir parti haline geldiği algısı yerleşti.

Bundan kurtulmanın iki yolu var.

BİR: Bürokraside hizmet üretemeyenlerin yerine aktif, gözü kara, çalışkan, sonuca odaklı çalışan bürokratları iş başına getirmektir.

İKİ: Teşkilatlarda halkta karşılığını yitirenleri, heyecan azalması yaşayanları yenilenmektir.”

İlki Valiler kararnamesi ile başladı. İçinde Aydın’ın da olduğu bazı illerin Cumhuriyet Başsavcılarının değişmesi ile devam etti.

Bunları Aydın’da dört milli eğitim müdür yardımcısının görevden alınması takip etti. Diğer kurumları da içine alacak şekilde artçılar devam edecektir

Siyasette ilk adım da hükümetteki değişiklikle atıldı. Sıra il başkanının değişmesine gelince de olay çetrefilleşiyor ve bir kaç başlı hale geliyor.

AK Parti için Aydın kaybedilmiş bir kale olması ve herkesin “nasıl geri alınacak” sorusuna kendi açısından cevap araması mücadeleyi kızıştırmakla kalmıyor birden fazla grubun çıkmasına da neden oluyor.

Bunun doğal sonucu olarak siyasi beklenti içinde olanları veya parti üzerinden güç devşirenleri kendi çapında oyun kuruculuğa ya da kurulan oyunun bir parçası olmaya sevk ediyor.

Bazıları üstünlüğü ele geçirmek için aslı astarı olmayan isimleri il başkan adayı diye piyasaya sürüyor ve bu yolla karşı grubun oyununu bozmaya çalışıyor.

Bu arada her hizbin perde gerisinde kendi geleceğini yani 2019’u garantiye almak isteyen bir önderi olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?

Üç grupta toplayabileceğimiz bu grupların ortak özellikleri ise mevcut yönetimin mutlaka değişmesi gerektiğidir.

Peki, kim bu gruplar, reçeteleri ne?

BİR: Yeniden yapılanma demek olan “ağabey” formülünün bu aşamada en isabetli çıkış yolu olacağını savunanlar.

Bu teze bazıları “2019’a az bir zaman kaldı. O bakımdan bu dere geçerken at değiştirmeye benzer ki, kaş yapayım derken göz çıkarılabilir,” şeklinde itiraz ediyor.

İKİ: Refah kökeninden gelen “gelenekçi” diyebileceğimiz grup…

Onlara göre AK Parti’nin Aydın’da birinci parti olamamasının nedeni siyasi değil sosyolojiktir.

O nedenle genetik yapısıyla çok fazla oynanmadan bu partide emeği olan birinin başkanlığında herkesten kabul görecek bir yönetim kurulu listesi ile bu zorlu süreç başarı ile atlatılabilir.

Bu aşamada partiyi kurtarma adına yenilenmek partiyi bulunduğu noktadan daha da geriye düşürebilir. Yani Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olunabilir.

Hem yörünge dışındakilerden medet beklemenin örneği geçmişte denendi de ne oldu?

Buna itiraz da şu noktada oluyor.

“Madem öyle 2004 seçimlerinde AK Parti’yi il genel meclisinde birinci yapan seçmen aynı seçmen değil miydi?

Her mağlubiyet sonrası nerede yanlış yaptık sorusunun cevabı aranacağı yerde bu tezle kabahati seçmene yüklemek olayı doğru okuyamamak değil midir?”

ÜÇ: Bu gruptakiler de yenilikçiler ya da revizyonistlerdir.

Onlara göre 16 Nisan referandumunda AK Parti içinden yaklaşık yüzde 10’luk bir seçmen grubu “hayır” oyu kullandı.

Yapılan araştırmalarda görüldü ki, çoğunluğu merkez sağ seçmenden oluşan bu grubun itirazı diğer hayır oyu kullananlar gibi Cumhurbaşkanın şahsına değil meselenin doğru anlatılmamış olmasından kaynaklanan parlamenter sistemin sona erecek olmasınaydı.

Referandum öncesinde parti kimliğini öne çıkarmadan sergilediği ılımlı siyasetle CHP bu grupla surda bir gedik açtığını varsaymakta, 2019 hedefi de bu deliği daha da büyüterek seçimi en azından ikinci tura taşımaktır.

Kendi partisine oy vermeyen seçmenin geriye dönüşünün zor olduğu gerçekliği ve Aydın’ın siyasal ve sosyolojik yapısı dikkate alınarak seçilecek, seçmende karşılığı olan, herkesi kucaklayacak, “demokrat kökenli bir il başkanı” duygudaşlık bağlarıyla işte o oyları geri getireceği gibi yenilerini de ekleyecektir.

Geçmişte bu il başkanı düzeyinde denemiştir ama bu iş için seçilen şahsın stratejik bir hata olduğu daha kongre bitmeden ortaya çıkmıştır.

Karşı taraf da buna “böyle herkesin bağrına basacağı, farklı kesimleri kucaklama yeteneğine sahip bir Süpermen var mı,”diye itiraz ediyor.

Bu arada dördüncü bir grup daha var ki, o da diğerlerinin kavgasında düşecek şapkayı kapma ümidini taşıyan mevcut yönetimdir.

Reis “2019’da işimiz zor” derken bu durumları kastetmiş olmalı…