Amerika ve AB ülkeleri  başta olmak üzere  tüm küresel emperyalistler ve onların taşeronluğunu yapan  DAEŞ, PKK, PYD, FETÖ, DHKP'C türü  terör örgütlerinin Ülkemizi etnik ve mezhep temelli bir iç savaşa sürüklemek için  yoğun bir işbirliği içerisine girmiş olduklarını biliyoruz. Kan dökerek, içimize fitne tohumları ekerek, ekonomimize müdahalelerde bulunarak  bizleri  çaresiz bırakmaya, kutlu yürüyüşümüzü  engellemeye çalıştıkları gün gibi aşikâr.

Yüce Milletimiz ,Terörün patronlarına ,ve  onların  silahlandırarak üzerimize saldığı beslemelerine karşı Aslanlar gibi direniyor.. Her geçen gün saflarını daha da sıklaştırarak emperyalizme boyun eğmeyeceğini dünyaya  haykırıyor.

Yaptıkları her hamlenin boşa çıkması, bu şer güçleri çileden çıkarıyor, hırçınlaştırıyor, hatta ve hatta kudurtuyor.

MHP - AK Parti yakınlaşması böylesi  kritik  bir dönemde gerçekleşmiştir.
Devlet Bahçeli doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilme erdemini  her koşulda gösterebilmiş dirayetli bir liderdir. Hükümetin, Devlet ve millet hayrına olan her faaliyetine destek vermiş, çözüm  süreci benzeri politikalarına da şiddetle muhalefet etmiştir. 15 Temmuz gecesi darbeye karşı gösterdiği cesur  duruş, Ülkücülerin darbe nöbetlerine verdikleri gönülden destek teorik olarak var olan yakınlaşmayı pratiğe çevirmiştir.
 Her fırsatta kutuplaşmadan rahatsızlık duyduklarını ifade eden sözde demokratlar  bu birliktelikten  rahatsız oldular .MHP genel Başkanı Devlet BAHÇELİ'ye karşı  insafta sınır tanımayan linç kampanyaları yürütmeye başladılar.

MHP genel başkanı Devlet Bahçeli bu haftaki  gurup toplantısında;

''Referanduma 'Hayır' deyin yoksa Erdoğan ve Bahçeli bizi bitirecek '', diyen PKK'lı Duran Kalkan 'a, HDP'ye, FETÖ ve yandaşlarına, marksistlere, ateistlere, DHKPC’ye, Bekir Coşkun'a, Cem Özdemir'e ve Perinçekgillere inatEVET diyeceğini açıkladı.

Devlet Bahçelinin bu açıklaması eşyanın tabiatına uygundur. Milletin beklediği bir açıklamadır. CHP’nin hayır demesi ne kadar haksa MHP'nin Evet demesi de o kadar haktır.

Peki, D. Bahçeli HAYIR cephesinde yer alabilir miydi?

Bence alamazdı, çünkü

Solcu teröristler tarafından katledilen,
MHP'li eski bakanlardan Gün Sazak’ ağabeyimizin,
İstanbul Ülkü- bir başkanı, kader arkadaşım Hilmi Sakarya'nın
MHP İstanbul İl Başkanı Recep Haşatlı ve oğlu Mustafa’nın...

Ülkücü Gazeteci İsmail Gerçeksöz’ün
Kızı ve iki torunuyla birlikte katledilen Malatya Belediye başkanı  Hamit Fendoğlu’nun,
Bingöl’ün MHP’li Belediye Başkanı Hikmet Tekin’in,

12 Eylül'de yaşı büyütülerek idam edilen 17 yaşındaki Erdal Eren'in,

Kemikleri sızlardı...

Çünkü

"23 Kasım 1970 tarihinde, kolu bacağı kırılarak, site yurdundaki  odasının penceresinden, aşağı atılan ülkücü şehit  Dursun ÖNKUZU'ya,

Şehit edildiğinde cebinden sadece 35 kuruş para çıkan , Yusuf İMAMOĞLU’na
Şehit edildiği günün akşamı, doğan çocuğuna Adı verilen, Uşaklı dokuma işçisi Alaattin Gündüz’e, Adana’da, Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Maraş’ta, Eskişehir’de, ülkenin dört bir yanında, hunharca katledilen BEŞ BİN  ülkücü şehide vefasızlık etmiş olurdu..

Bu nedenledirki; sadece D. Bahçeli’nin değil o günlerin acılarını yaşamış  hiç bir ülkücünün önümüzdeki referandumda  “Hayır” diyebileceğine ihtimal vermiyorum.

Muhalefetsiz demokrasi olmaz.. Evet diyenler olduğu gibi Hayır diyenlerde olacaktır elbette...Zaten Tüm hayır diyenler terörist, tüm evet diyenler haindir türü toptancı yaklaşımlara oldum olası karşıyımdır.. Ancak şunu belirtmekte yarar var. PKK, FETÖ, DHKP'C, İŞİD türü  terörist guruplar  ne yazıktır ki, hayırcı blokta  yer alıyorlar.

Terörsüz, darbesiz, koalisyonsuz, istikrarlı bir Türkiye  dileklerimle.