Kuşadası, Ak parti iktidarı döneminde en fazla yatırım alan ilçelerden biri.

Son 15 yılda aldığı hizmetler 80 yıllık Cumhuriyet döneminde alınan hizmetlerden kat kat fazla..

Avrupa’nın en büyük kongre merkezi bu ilçemizde,

250 yataklı Kuşadası Devlet Hastanesi hizmet vermeye başladı,

Adliye sarayı, Emniyet Sarayı, Fakülte, Öğrenci yurdu kentin çehresini değiştirdi..

Çevre yolu projesi bitti. Söke- Selçuk yolları batı standartlarında..

Hızlı bir okullaşma var.. 24 kişilik sınıflarda eğitim veriliyor.

Kuşadası’nda turizmi 12 aya yayacak olan bir milyon Euro maliyetli Termal proje yakında başlıyor..

Doğalgaz çalışmalarında sona yaklaşıldı..

Peki, bu hizmetler sandığa nasıl yansıyor?

Gariptir ki ; bunca hizmete rağmen Kuşadası ,Ak Parti'nin değil de, CHP’nin oy trendini sürekli olarak yukarılara taşıdığı bir ilçe konumunda..

Referandum sonuçları bu gerçeği teyit ediyor..

Evet %24, Hayır %76

Hangi gelişmeler Kuşadası’nda Ak Parti'nin güçlenmesini engelledi?

Ya da hangi gelişmeler CHP’nin bu denli büyümesine zemin hazırladı?

Ne oldu da Kuşadası CHP’nin kalesi haline geldi?

Eski ANAP’lılar, eski DYP’liler neden AK Parti saflarında değiller?

Kongre çalışmalarına yoğunlaşmış olan Ak Partinin il ve ilçe yöneticileri öncelikle bu sorulara yanıt bulmak zorundadırlar.

Sorunun, Kuşadası’ndan yada Kuşadalıdan kaynaklanmadığı kesin..

Teşhis doğru yapılırsa tedavi de doğru olur..

**

Kuşadası 2002

14 Ağustos 2001 yılında kurulan Ak Parti Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde katıldığı 2002 genel seçimlerinde iktidar olmuştu.. Kuşadası’nda, Ak Parti-ANAP ve DYP'den oluşan merkez sağ partiler toplam da % 45 oy alırken , CHP ve DSP den oluşan sosyal demokratlar %23 te kalmışlardı.. Bakiye oylar MHP, BBB, BDP ve Genç Parti arasında paylaşılmıştı....

 

Kuşadası 2004

2004 yılında yapılan yerel seçimlerde Aydın merkez ve Kuşadası dahil olmak üzere 16 belediye başkanlığı Ak Parti tarafından kazanıldı. Aydın'da yükseliş başlamış. Parti merkez sağ oyların yegane adresi haline gelmişti.

 

**

Kuşadası, 2010

2010 yılı Ak Parti' siyasetinin kırılma noktasıdır. Siyasi hareketliliğin zirve yaptığı bu yıl içerisinde demokratik bir seçimle sandıktan çıkarak ilçe başkanı olan İbrahim Üstün, görevini tamamlamadan yönetimi ile birlikte istifa ettirilir..

Ardından olağan Kongre sürecine kadar partiyi yönetecek aday arayışları başlar..

Temayül yoklamaları ile tabanın belirlediği 5 isim genel merkeze gönderilir.. Ancak , hiç biri görevlendirme için uygun bulunmaz..

Tabanın belirlediği değil, il başkanın belirlediği bir başka aday partinin başına getirilir.

Bu atama bir takım soru işaretlerini beraberinde getirmiş olsa da emir demiri kesmiştir..

Kimseden ses seda çıkmaz.. Mağduriyet yaşayanlardaki Erdoğan sevgisi, ihtiraslarına gem vurmaya yeter ve artar.

 

**

Kuşadası, 2014

Kuşadası Ak Partide olağan kongre yapılacaktır..

Hedef, tekrar mevcut başkan Ali Kara ile yola devam etmektir.

Sonucu belli olan seçim için hazırlıklar sürdürülmekte, adet yerini bulsun kabilinden prosedür işletilmektedir...

Dönemin il başkanı, ilçe başkanlığı görevine talip olan 7 adayı Ankara’ya gönderir..

Büyük umutlarla Ankara’nın yolunu tutmuş olan adaylar, boyunları bükük, umutları bitik bir halde aday dahi olamadan geri dönerler.

Büyüklerimiz yine Ali Kara demişlerdir..

Erdoğan sevgisi yine ağır basmış, çile ehli olan biteni sineye çekmiştir..

**

16 Kasım 2014.. KUTO toplantı salonu

Salon tıklım tıklım doludur.. Kongreye ilgi tahmin edilenin üstündedir..

İl başkanı seçimlere, mevcut ilçe başkanının listesi ile gidilmesinde ısrarcıdır..

İkinci bir listenin divana sunulmasına kesinlikle karşıdır..

Ancak, bu anti demokratik dayatmaya karşı olanlar seçimlere katılma haklarını kullanmakta kararlıdırlar.

Ortada Av. Zafer Üstün imzalı ikinci bir liste vardır..

İlla da tek liste diye tutturan il başkanı çileden çıkmıştır..

Ak Parti'nin misyonu ile yakından uzaktan ilgisi olmayan skandal bir konuşma yapar.

“İlçe başkanı yada meclis üyesi olamadığı için yakın gemileri diyenlere sesleniyorum..

Siz kime oy verirseniz, verin; son sözü Ankara’da ben söylerim..

Listenizi çekin.. Mevcut başkanın listesine destek verin..

Ya değilse.. Gereğini yapacağım.”

Salonda soğuk duş etkisi yaratan ayrıştırıcı bir konuşma..

Belli ki gemileri yakan başkalarıydı..

Ardından kürsüye çıkan AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır'ın toparlayıcı bir konuşmayla ortalığı sakinleştireceği bekleniyordu.. Ancak onun konuşması da İl başkanının konuşmasından pek farklı değildi..

Ey delege, Ey ikinci bir liste ile göreve talip olanlar..

Sizin değil bizim irademiz önemlidir..

Siyaset uzun ve meşakkatli bir yoldur.

Bize rağmen göreve talip olursanız siyasi geleceğiniz bitebilir” diyordu...

Herkes şaşkın.. Herkes şokta.. Bazı delegeler salonu terk etmeye başlamışlardı..

İkinci listecilere salonda konuşma hakkı verilmedi..

Azarlandılar.. Horlandılar.. Hainlikle suçlandılar..

Beş dakikalık bir toplantıyla sonlandırılabilecek basit bir sorun, basiretsiz yöneticiler yüzünden büyük bir krize dönüştürülür..

Bu koşullarda yapılan bir seçimin sonuçları hakkında tahminde bulunmak zor olmasa gerek..

Doğal olarak tabanın değil, Bakanın dediği oldu... Dayatılan aday kendi yazdığı 425 delegeden 222 sinin oyunu alarak tekrar ilçe başkanı seçildi...

O günden sonra CHP Kuşadası’nda büyüdükçe büyüdü..

Ak Parti ise, yanlış iliklenen bir düğme nedeniyle, Aydın’ın en başarısız ilçesi olma onurunu(!) kimseye kaptırmadan, % 24'lerde çakıldı kaldı...

Kuşadası’nı koordine etmekle görevli üst yöneticiler 5 yıldızlı lobilerde Kuşadası’nın güzel manzarasını seyrederken, partideki bu olumsuz manzarayı fark edemediler.

Gidişatın vahametini kavramakta güçlük çektiler.. Defalarca anlatmamıza, yazmamıza, uyarmamıza ve danışma meclisi toplantılarında dile getirmemize rağmen bir kez bile olsun “Kuşadası’nda neler oluyor?” diye soran olmadı...

**

Kuşadası 2017

16 Nisan referandumunda alınan sonuçlar gösterdi ki, 2019 seçimleri çanta da keklik değil..

Bunu en iyi okuyan Recep Tayyip Erdoğan nöbet değişimine gidileceği sinyalini verdi.

Referandumun başarısız illerinden olan Aydın’da bu konuda yapılan herhangi bir çalışmanın olup olmadığı konusunda bilgi sahibi değilim..

Ancak Kuşadası’ndaki yöneticilerin bu tür bir çalışmanın içerisinde olmadıklarını gayet iyi biliyorum..

Zira, onlar başarısız olduklarını kabullenmiş değiller..

Rutin kongre süreci eski usullerle devam ediyor...

Adaylar gizliden gizliye çalışmalarına başladılar..

Yönetim kurulu üyeleri, uzun ve yorucu çalışmalar sonucu kontenjanlarına düşen delegeleri tespit ettiler..

Perşembe günü ilçenin gönderdiği bir mesajla sevindik.. Mutlu olduk....Oy vermeye davet ediliyorduk.. Seçmen yerine konulmuştuk.

Cumartesi günü, görevlilerin elimize sıkıştırdıkları hazır delege listelerini herkesin gözü önünde şeffaf sandığın içerisine attık.

Oy kabini yoktu, alternatif liste yoktu, çarşaf liste yoktu..

Sonucu belli olan bir seçim için oy kullanmış olsak ta, niyetimiz halis, amelimiz salihti... Rabbim kabul eylesin..

Ancak, kongre sürecinin bundan sonraki aşamalarının çok daha dikkatli çok daha akılcı bir biçimde yürütülmesi gerektiğini hatırlatmak isterim.

Hedef mevcudu korumak değil çıtayı yükseltmek olmalıdır..

Herkesi ve her kesimi kucaklayabilecek, herkesle diyalog kurabilecek yöneticiler göreve getirilmelidir..

Koskoca parti makam sevdalılarının siyasi hesaplarına alet edilmemelidir..

Kuşadası’nın insan profiline, yaşam biçimine ,etnik yapısına uygun dengeli bir vitrin oluşturulmalıdır..

Başarılı olamayanları ısrarla liyakat sahibi yapmaya çalışmanın hiç bir mantığı yoktur.
Aydınımızın güzel bir sözü var..

“Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz” diye..

Siyaset deneme yanılma yöntemi ile yapılmaz..

Kalın sağlıcakla.