Duruşmada Ahmet Şık'ın savunması başladı.

Şık, “3 gündür bu davanın saçmalığını arkadaşlarım anlattı, aslında içeriğine dair söyleyeceğim bir şey yok” dedi.

Şık “Devletin sahibinin kim olacağına ilişkin kavgaya tutuştular. Bu kavga, darbe girişimine kadar uzandı. Hakikati dile getirenlerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçiyoruz. OHAL ile temel haklar askıya alındı. RTE 'Bu darbe allahın bize bir lütfudur' dedi. Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz. Nuriye ve Semih kardeşime dahi yanıt hapishane oldu. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. HDP genel başkanları esir edildi. 10 binlerce insan darbecilik-FETÖ'cülük suçlamasıyla gözaltına alındı50 binden fazlası tutuklandı.İşkencelerden geçirilenler oldu. KHK'larla liyakatin değil biatin esas alındığı AKP kadroları oluşturma yoluna gidildi kamuda” dedi.

MAHKEME BAŞKANI: SAVUNMAYA BAĞLI KAL

Mahkeme başkanı “Savunmaya bağlı kal Ahmet Şık, köşe yazısı yazmanı istemiyoruz” dedi. Ahmet Şık 'Savunmamın tamamını dinlerseniz anlayacaksınız' diye cevap verince Mahkeme Başkanı müdahaleyi kesti.

Ahmet Şık daha sonra savunmasına devam etti.

“FETÖ'nün idealize ettiği model 15 Temmuz sonrası başarılı oldu. Tam da bu nedenle FETÖ ne istediyse AKP vermiştir” diyen Şık şöyle devam etti:

Erdoğan uykusunda konuşsa canlı yayın yapmak zorunda olan televizyon kanallarında, iktidar komiserleri olmadan siyasal program yapmak yasak.15 Temmuzda darbe engellendi ama cunta iktidar oldu. Medyanın tamamını iktidar borazanı haline çevirenler korkacağımızı, susacağımızı sanıyor anlatmaya devam edeceğiz.

Şimdi o dönemin suç ve günahlarının tüm yükünü Gülen Cemaati'nin sırtına yükleyerek kendi rollerini ve suçlarını gizlemeye çalışıyorlar. Cemaatin tehlikeli hale gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, “Ne istedilerse veren” Erdoğan ve AKP'dir. Dolayısıyla Erdoğan ve AKP 15 Temmuz kalkışmasının da sorumluları arasındadırlar. Mehmet Dişli ve Partigöç' ün hazırladığı teklifi AKP'liler olduğu gibi kabul ederek kanunlaştırdılar. 2012 Mayıs'ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirildi.

“BEKİR BOZDAĞ KENDİ YAPTIĞI ATAMALARIN İHRACINI YÖNETİYORDU”

Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Gülen ile mücadele planlı MGK kararını hiç uygulamadiklarını Erdoğan, Gül ve Bülent Arınç itiraf ettiler. Hayır kandırılmadınız, birlikte bizi kandırmaya çalıştınız. Şimdi de Cumhuriyetten FETÖ çıkartmaya çalışıyorsunuz.

Bekir Bozdağ, yargının Gülen cemaatine teslim edilmesinin baş sorumlularından birisidir. Biz FETÖ sebebiyle hapsedilmişken Bekir Bozdağ geçen haftaya kadar adalet bakanıydı. Kendi yaptığı atamaların ihraçlarını yönetiyordu.

“KUŞKULARIMIZI YAZDIĞIMIZ İÇİN HAPİSTEYİZ”

Biz kuşkularımızı yazdığımız için hapisteyiz. Bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT'i yönetmeye devam ediyor.

Canını ortaya koyarak darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var

AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan, polis adaylarının girdiği sınavlarda kopya çekilmesi soruların sınavdan önce Gülen Cemaati'nin dershanelerine sızdırılmasına yönelik etkin soruşturma yapmamaları onları tek başına sorumlu kılıyor. Gülen Cemaati, AKP iktidarda bulunduğu 14 yıl boyunca herhangi bir engelle karşılaşmadan nihai hedefine yol almaya devam etmiştir

“SÖYLEDİKLERİM SAVUNMA DEĞİL İTHAMDIR”

Söylediklerim savunma değil, ithamdır! Bu iddianame bir linç programıdır.

Bizlere yönelik bu operasyon düşünce özgürlüğüne yönelik bir operasyondan başka bir şey değildir. Kimsenin kuşkusu olmasın, tüm kişi ve kurumlarıyla organize kötülük örgütünün bu ablukası da dağıtılacak. Hakikati boğmak isteyenlere inat gazetecilik yapmaya devam edenler var.

Cumhuriyet gazetesinde aradığınız “Örgüt”, şu anda Türkiye'yi yönetiyor. Bu siyasi operasyonun kılıfını hazırlayan metnin başında “iddianame” yazması, çöpe eşdeğer bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının kötüsü – suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum. Bu kirli düzen, suç hanedanlığı hep sürecek sananlar yanılıyorlar. Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim. Taşlarını kendi döşedikleri cehennemlerine vardıklarında, akılları kör eden kibirden eser kalmaz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!

Ben ne yazdıysam arkasındayım. Çünkü iki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder.

“CÜBBELERİNİZ İNSANLARIN CANINDAN YAPILDIĞINI BİLİN”

'cumhuriyet.com.tr 'de yayınlanan” diye bir vurgu yapılıyor. Ben basılı gazetede çalışıyorum. Haberler basılı nüshada yayımlanıyor. Yayınlandıktan sonra web sitesi kendisi sitesinde yayınlıyor. Haberlerle ilgili dava açma süresi 4 aydır, bunu bilmeyen savcı hukuk fakültesini yeniden okumalı.

SORGUSUNDA BU DİYALOGLAR YAŞANDI

Savunmasının ardından Ahmet Şık'ın sorgusuna geçildi.

Şık'ın sorgusunda şu diyaloglar yaşandı…

Mahkeme Başkanı: Gazetecilik sınırsız özgürlük müdür?

Ahmet Şık: Sınır gazetecinin hakikatle ilişkisi ve kamu yararıdır.

Mahkeme Başkanı: Gazetecilik sınırsız özgürlük müdür?

Ahmet Şık: Sınır gazetecinin hakikatle ilişkisi ve kamu yararıdır. Bugün buraya gelene kadar tek bir cümle söylemeye niyetim yoktu. Ben Türkiye yargısına ifade özgürlüğünü anlatmaktan sıkıldım.

Mahkeme Başkanı Cemil Bayık röportajını sordu.

Ahmet Şık: Etik ilkelerle yazılmış bir söyleşidir. Değilse bana o kısmı gösterin. 27 yıllık gazeteciyim, gururla söylüyorum, bugüne kadar bir tek yazım tekzip edilmedi.

Mahkeme Başkanı: İddianamenin takıldığı bazı yerler var.

Ahmet Şık: En iyisi siz o iddianameyi çok kaale almayın.

Başkan: 'MİT Reyhanlı Katliamını biliyordu' haberini neden teyid etmediniz?

Şık: Nasıl edeyim, MİT'i mi arayayım mesela? MİT yaptım der mi?

Mahkeme Başkanı: MİT TIR'ları haberi ile ilgili ne diyorsunuz?

Ahmet Şık: Gurur duyuyorum.

Mahkeme Başkanı: Savcı Kiraz'ı öldürenlerle konuşmanız barışı ve yaşamı savunmaya uyuyor mu?

Ahmet Şık: İsterseniz sorularımı okuyun birlikte karar verelim. Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, dinin arkasına gizleyecek bir günahım yok.

Ahmet Şık: Cübbelerinizin insanların canından ve özgürlüğünden yapıldığını bilin (Hakim ve savcılara)