Hergün etkisi ve prestiji artan üniversitemizde bir takım öğretim üyeleri “Bir kaşık suda fırtına koparmak” istercesine davranıyorlar.
Eleştirilerin odak noktasında rektör sayın Cavit BİRCAN var.
BİRCAN göreve geldiği günden beri üniversite de yaşanan değişim gözden kaçmıyor.
Rektörden rahatsız kesim dışında  yaşanan değişim öğrenciler  halkımız tarafından memnuniyetle karşılanmakta.
Üniversite hem nitelik, hem nicelik açısından farkındalık oluşturacak şekilde büyüme gösteriyor.
Rektörün siyasetle, YÖK’le uyumlu ve istekli çalışmasıyla, bünyesine dört fakülte birden kazandırması kayda değer bir başarıdır.
Yeni fakülte demek yeni öğrenci. yeni binalar, İlimizde iktisadi, kültürel ve eğitim hareketin artması demektir.
Aydın bu değişime hazır olmalıdır.
Yeni yönetim ve gösterdiği performans ilimiz için bir fırsattır.
Kurumlar arası uyum ve işbirliğiyle yapılacak çalışmalar büyüme ve başarıyı artıracaktır.
Bu fırsat iyi değerlendirilmeli.
Düşünsenize;
Aydınbüyükşehir belediyesi, ilçeleriyle “Mal kavgası” yaparken, Rektörün ilimize kazandırılacak “Kent Hastahanesine” üniversitenin arazisini bağışlaması birilerine örnek olmalı.
Ama olmadı, olmuyor.
O cephedde hala “Mal kavgası” var.
Daha önceleri sayın Başkan Çerçioğlu’na buradan yazmıştım.
“Kavgasını verdiğiniz gayri menküller başka bir ilemi gidiyor?” Diye.
Seçilmiş başkan olarak “Mal kavgası” verdiğiniz yerde, Rektör yapılacak “Kent Hastahanesine” arsa veriyor.
Size düşen;
Kapılarınızı ve imkanlarınızı sonuna kadar rektöre açmaktır.
Oysa siz, yapılanlara kör ve sağır kalıyorsunuz.
“Aydının malları da malları” diyor, başka bir şey yaptığınız yok.
Kendinizden başka herkesle kavgalı durumdasınız.
Bırakın kavga etmeyi.
Yönettiğiniz kentin gelecek vizyonu hakkında üniversitenin birikiminden istifade edin.
Ortak projeler üretin.
Gelelim sayın rektörümüze ve “Bir kaşık suda koparılmak istenen fırtınaya.”
Eski rektör Boylu etrafında toplanıp muhalefet edenler.
Nedir sizin rahatsızlığınız.
Üniversitede istediğiniz gibi hareket edememek mi?
Hangi mesleki çalışmanız engellendi.
Bununla ilgili söyleyecek bir sözünüz var mı?
Ülke iç savaşa sürüklenmek istenirken aydınlarının görevi yeniden silaha sarılan terör örgütüne sahip çıkmak mıdır?
Hergün insanların hayatını zehir eden terör örgütüne bir kelam etmeden, devletin meşru silahlı güçlerine “Silahları Bırakın” demek midir?
Bu mu sizin aydın namusunuz?
Bu ülkeye borcunuzu böyle mi ödeyeceksiniz?
Milletin huzuruna kast edenleri sahip çıkan, o “İhanet Bildirisine” verdiğiniz desteğin bedelini niçin ödemek istemiyorsunuz.
Soruyorum;
O bildiriye sahip çıkmakla hangi evrensel değeri koruyorsunuz?
Barışa ihanet edenleri sahip çıkarak mı barışa sahip çıkacaksınız?
Tamam rektör sizi yargılama yetkisine sahip değildir.
Bunu biliyoruz.
Zaten böyle bir şey yaptığıda yok.
Ama elinde ki yetkiyle öğretim üyesini istediği yerde görevlendiremez mi?
Bu tasarrufundan siyasi sonuçlar çıkarmak istiyorsanız. Çıkarın. 
O halde bizde sizin yaptıklarınızdan sonuçlar çıkaralım.
Bilmenizi isterim; bize göre o bildiriye imza atmanızın hiç mi hiç meşruiyeti yoktur.
Sizi bunun için sevmiyoruz, kızıyoruz ve kınıyoruz.
Rektörümüzü sonuna kadar sahip çıkacağız.
Desteğimiz onunladır.
Biliyoruz ki; rektörümüz çalışıyor, “Suya sabuna dokunuyor” koltuğuna oturup rahatına bakmıyor.
Onun öğrencilerle olan insanca ve samimi tavrını görüyoruz.
İlimiz ve ülkemiz için iyi şeyler düşündüğüne de inanıyoruz.
Hatta  yetkili bazı Aydın’lılardan daha fazla.
Size tavsiyem kendi işinizi yapın!
Memnun değilseniz şayet, kendinize başka üniversite arayın.
Bırakın rektörle uğraşmayı.
Bu yol çıkmaz sokak.