ADÜ 1992 yılında kurulmuş, o günden bu güne nicelik olarak sürekli büyüyen Aydın’ın tek üniversitedir. Üniversitenin resmi internet sayfasında yer alan Misyon’unun ikinci paragrafında; Ulusal ve evrensel sorunlara çözüm önerileri geliştirebilecek, ülke gelişimine ve evrensel bilime katkı sağlayacak projeler üretmek ve özgün araştırmalar yapmak. Toplumun ihtiyaçlarına yönelik ve çevreye duyarlı, yüksek standartlarda, kaliteli, güvenilir ve hızlı hizmet vermek” ifadesi yer almaktadır.

Toplum ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapmak tüm üniversitelerde olduğu gibi bizim üniversitemizde de önemli olmalıdır. Ama gelin görün ki yapılan uygulamalar misyon ile örtüşmemektedir. Bu kanıya nereden vardığımızı kısaca açıklayalım.

Geçtiğimiz Cuma günü ADÜ’de bir panel düzenlendi. “Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü”, adı altında. Tanıtım afişinde birçok katılımcı birim görünmekte, konuşmacı olarak ise biri bayan beş panelist yer almakta. Ne hikmetse konuşmacıların tamamı tarih bölümünden.

Katılımcı birim olarak afişte görünen “Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi” ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi” müdürlüğünden konuşmacı olarak kimse yok. Gönül isterdi ki böyle bir panelde konuşmacıların büyük bölümü “Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi” üyesi olsun. Gönül isterdi ki böyle bir panelde sosyolog, psikolog, sağlık uzmanı ve felsefeciler de olsun. Ama kadına şiddet sorunu sanki tarihi bir meseleymiş gibi tüm konuşmacılar tarihçilerden seçilmiş. Mesela, kadınların yaşadığı travmaları anlatacak, bunlara çözüm önerecek yektin biri panelde yok.

Bu durumda insanın aklına panelin “dostlar alışverişte görsün” mantığı ile yapıldığı geliyor. İçi boş, sadece bilgi naklini amaçlayan, deyim yerinde ise “yasak savan” bir panel gerçekleştiği görülüyor. Hani, “bir etkinlik yapalım da kişisel hanemize bilimsel puanlar katalım”, gibi bir şey olmuş. Gönül isterdi ki boş kalan salon tıklım tıklım dolsun, sorunun çözümüne yönelik öneriler tartışılsın, sorunun çözümüne yönelik akıl yürütme çalışmaları yapılsın, salona gelenler üzerinde büyük bir etki bırakıp “kadına şiddet” konusunda iyi bir farkındalık yaratılsın. Aydın halkından yoğun bir katılım sağlasın, Miletos Salonu yerine daha büyük Meandros Salonu kullanılsın. Bilimsel çalışmalar üniversitenin kalın duvarlarının arasından çıkıp halka insin. Ama salondan çekilen ve sosyal medyada paylaşılan resimlerden anlaşılacağı üzere izleyiciler sanki öz çekim yapmaya gelmişler.

Buradan ilgililere bir kez daha seslenmek istiyorum. Üniversiteler hem kendi bünyesindeki kişileri hem de halkı bilinçlendirmek ve geliştirmek için çalışma yapmalıdır. Lütfen bunu gözden uzak tutmayıp çalışmalarımızı bun göre yapalım. Yoksa bizler buradan daha çok yazıyı kaleme alırız.

Bizim akıl, mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler. (Mustafa Kemal ATATÜRK)

 

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!