Değerli Aydınlılar,

Bu haftaki konumuz hepimizin gözbebeği olan Adnan Menderes Üniversitemiz.

Üniversite, Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dinî baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak “universitas” üniversite adını almıştır. Üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.(1)

Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Cavit Bircan’ın, bir öğretim görevlisinin paylaşımı üzerine kamuoyuna yansıyan açıklaması. “Adnan Menderes üniversitesi Rektörü Cavit Bircan Bizans sevicilere karşı tavrını koydu. “Biz Olimpus dağının değil, Hira dağının evlatlarıyız. Hira Dağı’nın evlatları geliyor az beklesinler”.Bu açıklamayı okuyunca derin bir felsefi temel üzerine inşa mı edilmiş yoksa günlük bir takım kaygıları ile birilerine mesaj mı verilmiş ikilemini yaşadığımızı da itiraf edelim. ADÜ Rektörü bu açıklaması sonrası Kent Meydanına gelir tabelalara bakıp bilim insanı mı, siyaset insanı mı olacağına dair bir tercih yapar diye düşünmüştük. Herhalde daha karar veremedi!

ADÜ Rektörü’nün bu sözleri üzerinde çok fazla yorum yapmadan sadece Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar’ın Türkiye ziyaretinde yaptığı bazı açıklamaları ile bir değerlendirme yapalım.

Prof. Dr. Aziz Sancar, Türkiye'de de temel bilim alanındaki araştırmaların daha çok teşvik edilmesi gerekiyor. Çünkü bilim adına yapılan her araştırmanın eninde sonunda insanlığa fayda sağlayacağına inanıyorum. ”dedi. Ve devam etti.”Bilim yapmamız, insanlık bilim birikimine katılmamız lazım. Niye yapmıyoruz? Sadece Türkiye değil, tüm İslam dünyasında son 500 yılda doğru dürüst bilime katkı yok. Bilim yapmak, bilim kültürünü geliştirmek bir gelenek olmalı. Bunu Türkiye’de geliştirmek lazım. Yahudi kardeşlerimiz dünya nüfusunun yüzde 2’sini teşkil ediyor ve yüzde 20 bilim Nobellerini almışlardır. Onlar diğer insanlardan daha üstün zekâlı mı? Değiller. Onların kültüründe bilime, eğitime önem veriliyor.

Çocuklarımıza bilimi sevdirmek gerekiyor. Çocuklarımızı fizik, kimya, biyoloji ve teknoloji alanlarında teşvik etmemiz lazım. Çok genç yaşlarda deney yapmaya alıştırmalıyız. Deney yapmaya alışan insan düşünür ve bu ancak öyle alışkanlık haline gelir. Bunu bir gelenek haline getirmeliyiz. Her şeyi devletten beklememeliyiz. Bu önemli ölçüde de anne ve babaların sorumluluğudur. Bunu tekrar ve tekrar söylemek lazım, bu Türkiye’deki insanlara borcumuzdur. Avrupalısı, Amerikalısı diyor ki, “Sizin tek övündüğünüz şey Fatih Sultan Mehmet, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü.” Adamın hakkı var. Bilim alanındaki çalışmalarımızı dünyaya duyurmalıyız. Ben bu konuda elimden geleni yapıyorum fakat bu beni aşan bir sorun.(2) Bu açıklama da bir bilim insanına ait.

ADÜ’de bilim ne alemde konusunu güncel bir örnekle daha somut hale getirelim. ADÜ Jeotermal Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Nisan 2015 tarihli 1 numaralı yayını olan “Jeotermal Enerjinin Çevresel Etkileri” başlıklı yayınının kaynaklar bölümünde neden bir Türk Bilim insanının ve Üniversitesinin araştırmasına atıf yapılmıyor? Böyle bir araştırma var atıf yapılmaya değer mi bulunmuyor yoksa  böyle bir araştırmamız mı yok?

Hülasa. Hira Dağı’nın evlatlarını biz bekleriz de hocam, Olimpus Dağı’nın evlatlarından  en azından bir kısmı Mars’ta su buldu.Bilmem sizin için bir anlamı var mı?

 (1)Wikipedi.

(2) http://www.hurriyet.com.tr/