2007 yılında referandumla yapılan değişiklikle ilk defa Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilecektir.
Seçmen bu yetkiyi ilk defa kullancak..
AK Partide ve Kamuoyuna temsilen STK’lar da aday belirleme çalışmalarında izlenen nabız ölçme çalışmaları ciddiyetle yürütüldü.
Bu süreçte; partide görev almış bütün seçilmişler, Belediye Başkan,meclis ve İl Genel meclisi üyeleriyle milletvekillerinin görüşleri, partide değişik kademelerde görev yapan ilçe Başkanları,il Başkanları ,Kadın ve Gençlik kolları kurultay delegelerinin eğilimleri soruldu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklama proğramı ise tam anlamıyla bir şov ve meydan okumaydı.
Yapılan kapsamlı proğramda Başbakanın partide kalan yol arkadaşlarına yeni hedefler koyması, helallik istemesi çalışmaların kültürümüzle ne kadar barışık yapıldığını göstermesi bakımından önemliydi
Nihayet uzun zamandır herkesin bildiği ve ama resmen açıklanmadığı için ihtiyatla beklediği AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı açıklandı.
Ak Parti’nin adayı Partinin lideri ERDOĞAN
Muhalefet cephesine gelince:
Muhalefet sanki yangından mal kaçırır gibi, beraber yol alacağı arkadaşlarına danışmadan aday dayatmasında bulundu.
Bununla ilgili yazılacak çok şey var, hepsini aynı zamanda yazmak, aceleye getirmek pek doğru olmaz.
Ayrıca bu konuyu irdeleyeceğimizi belirtmekle yetinelim.
Görünen o ki, muhalefet cephesinin aday belirleme süreci daha baştan demokratik usulle yapılmamıştır.
Muhalefet liderleri kendileri aday olarak seçmenin tartısına çıkacak cesareti bulmadıkları gibi,
Partilerinden bir başka ismin çıkmasına da izin vermemişlerdir.
Seçmene tercih hakkı tanımadan,.ERDOĞAN ya da İHSANOĞLU demenin demokrasiye uymadığı tartışması sürecektir.
Ayrıca toplumu bu iki isim etrafında birleşmeye zorlamak hangi akla hizmettir.
Bu seçimin iki aşamalı olma ihtimali varken seçmene karar hakkı vermemek , seçmene itimatsızlıktır.
Bıraksaydınız önüne koyduğunuz adaylardan kimin 2.tura kalacağını seçmen karar verseydi.
Kürt siyasetçiler kadar bile demokrat tavır koyamıyorsunuz ve ondan sonra toplumsal kutuplaşmanın kötülüğünden ve barışı zedelemesinden bahsediyorsunuz.
Sevsinler sizin barış ve birlik politikalarınıza.
Ülkede kamplaşmayı kimlerin yaptığı Cumhurbaşkanlığı adaylık süreciyle iyice açığa çıkmıştır.
Bu ayrışmayı yapan "ittifakçılar" toplumsal barış gevezeliğinden vazgeçmelidir.
Ayrışmadan şikayet etmeye de hakları kalmamıştır.
Seçmene güvenmeyenlerden milletin birliği için hizmet beklemek abestir.
Bize göre yangından mal kaçırırcasına yapılan bu aday belirleme muhalefete dayatılmıştır.
Uzun zaman önce yazmıştım.
AK Parti ve ERDOĞAN’dan rahatsız olan Amerika ve Batılı Konsorsiyuma KILIÇDAROĞLU önderliğindeki CHP "onu alma beni al" mesajı gönderiyordu.
Nihayet Amerika ve Batılı konsorsiyum CHP'nin istediğini yaptı ve eline geçen bu fırsatı değerlendirdi.
MHP'de bu projeye gönüllü destekleyici oldu.
Çünkü; Ekmeleddin İHSANOĞLU MHP seçmenine uzak bir isim değildi.
Muhafazakar kimlikli,resmi ideolojiyle problemli değildi.
Bu sebeple MHP seçmeninden daha çok CHP seçmeninin iknası zor olacaktır.
“Eski Türkiye”nin son hamlesi olarak ortaya çıkan bu durum., bakalım “Yeni Türkiye” projesine yaralayacak mı?
Bize göre bu operasyon “Yeni Türkiye”nin yolunu kesme operasyonudur.
Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım!