Eski Devlet Bakanı Adnan Ekmen 1996'da gerçekleştirilen "Güçlükonak Katliamı" ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. 52'nci hükümetin Devlet Bakanı Adnan Ekmen, Yeni Aktüel Dergisi'ne yaptığı açıklamada, Şırnak'ta 11 kişinin kurşunlanıp yakıldığı eylemle ilgili "Perde arkasını öğrendik ama kamuoyuna açıklayamadık" dedi.

11 KİŞİ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Koçyurdu köyü minibüsündeki 11 kişi 15 Ocak 1996'da önce ağır silahlarla taranmış, arkasından ateşe verilerek yakılmıştı. Güvenlik güçleri saldırıyı PKK'nın yaptığını açıkladı, ancak o tarihte ateşkes kararı almış olan örgüt, saldırıyı üstlenmedi.

90'lardaki karanlık yıllarda her olayla ilgili kendi özel kanallarından duyumlar aldıklarını ancak ellerinde delil olmadığı için çoğunu gündeme getiremediklerini belirten Ekmen şöyle konuştu: "Bölgeden ve ölenlerin yakınlarından aldığımız duyumlara göre olay güvenlik güçlerinin anlattığı gibi değildi. Zaten olayın geliştiği yer, güvenlik güçlerinin tamamen hâkim olduğu bir alandı, PKK'nın orada eylem yapması mümkün değildi."

AŞİRET REİSİ DOĞRULADI

Aldığı duyumları bölgeden güvendiği bir aşiret reisine de doğrulattığını belirten eski Devlet Bakanı Adnan Ekmen, ancak bu kişinin korktuğu için resmi bir bildirim yapmak istemediğini ifade ederek "Gerçeği bildiğim halde bunu kamuoyuyla paylaşamadığım için vicdanen rahatsızım" dedi.

'SİZİ SEVERİZ AMA ÇOCUK SAHİBİSİNİZ'

Ekmen, gazeteci Metin Göktepe'nin polisler tarafından dövülerek öldürülmesi olayıyla ilgili de şunları söyledi: "Göktepe polis kontrolü esnasında öldürüldü diye açıklama yaptım. Bakanlığımdaki bir görevli, 'Sizi severiz, sayarız, ama çoluk çocuk sahibisiniz. Bu olayın çok üzerine giderseniz zarar görebilirsiniz' dedi."

SAĞLAM KİMLİK CÜZDANLARI, YANIK CESETLER

Bölgeyi ve dönemi takip eden gazeteci yazarlardan Celal Başlangıç, Türkiye Barış Meclisi'nin faili meçhullerle ilgili panelinde, o günlerdeki önemli ayrıntıları anımsatmıştı:

"Aileleri köylülerin olaydan önce gözaltına alındığını, korucularınsa 'görev var' diyerek çağırıldığını anlattı. Genelkurmay gazetecileri olay yerine götürüp 'PKK ateşkesi bozdu' dedi. Ama hiçbir gazeteci köylülerle konuşmadı. Ertesi gün, Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'ye 'ateşkese yanıtı' sorulacaktı. Güçlükonak açık bir tezgahtı."

Ayrıca Celal Başlangıç yanmış cesetlerin "sağlam kimlikleri"ni anımsatıyor: "Bu kişilerin kimliklerini onbaşı cebinden çıkarıp savcıya veriyor. Oysa öldürülenlerin ceplerindeki hesap makinesi bile yanmış durumda."

Şanar Yurdatapan da, "Günlerce televizyonlarda, gazetelerde yanık cesetleri gördük. Genelkurmay sözcüsü Albay Oğuz Kalelioğlu'nun açıklaması, a'dan z'ye yalandı. PKK da yapmadığını açıklamıştı. Olay yerel birimlerce yapılıp Genelkurmay tarafından kullanıldı mı, yoksa baştan beri tepeden mi imal edildi; bunun yanıtı hâlâ net değil. Ama kesin olan şey, psikolojik savaştı" demişti.

OLAYIN AYDINLANMASINI İSTEYENLER YARGILANMIŞTI

Olayla ilgili Genelkurmay'a suç duyurusunda bulunup aydınlanmasını isteyen, muzisyen şanar Yurdatapan, Petrol-İş'ten Münir Ceylan ve avukat Ercan Kanar yargılanmıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Çevik Bir'in isteğiyle, "orduyu tahkir ve tezyif" cezalandırılmaları istenmişti. Aydınlar, Genelkurmay'ı, "cinayeti düzenlemek" ve "kamuoyunu yanıltmak" suçlamasında bulunmuşlardı.

ÖLDÜRÜLENLERİN YAKINLARI TAZMİNAT ALDI

Öldürülenlerin yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) Temmuz 1996'da başvurdu. AİHM bu davada Türkiye'yi mahkum edip, öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödenmesine hükmetti.

VATAN