ABD’den başlayan tsunami, tüm dünya borsalarına hasar verdi. Son darbeyi ‘not söylentisi’ vurdu.
 
Türkiye Merkez Bankası’nın ABD ekonomisi başta olmak üzere küresel büyümeye ilişkin endişelerin artması ve Avrupa ülkelerinin borç sorunu nedeniyle oluşacak krize karşı aldığı tedbir kararlarından saatler sonra dünya piyasalarında fırtına koptu. ABD ekonomisinde yavaşlamanın inkar edilemez bir gerçek haline gelmesi ve Avrupa’da İtalya ile İspanya için ‘iflas’ beklentileri piyasaları alt üst etti. Küresel krizde henüz çift dip olmasa da piyasalar adeta ‘çift dip’ yaptı. Dün öğleden sonra ABD’de tarım dışı istihdamın 117 bin artışla beklentilerin üzerinde çıkması ve işsizlik oranının yüzde 9.1’e gerilemesi piyasalarda kısa süreli nefes almayı sağladı.
 
‘Notu düşecek’ söylentisi çıktı
 
Ancak piyasalarda kredi derecelendirme kuruluşunun ABD’nin notunu düşüreceği söylentisi çıkması tekrar satışları artırdı. Küresel krizde Lehman’ın batmasından daha kötü olarak değerlendirilen perşembe günü Türkiye piyasaları kapandıktan sonra ABD borsalarında Dow Jones endeksi yüzde 4.31, Nasdaq da yüzde 5.08 düştü. ABD’deki büyüme endişeleri, Avrupa borç sorunuyla birleşince, Okyanus ötesinde başlayan piyasalardaki tsunami dün Asya ve Avrupa borsalarını adeta yıktı geçti. Asya borsalarında kayıplar yüzde 5’i aşarken Avrupa’da yüzde 3’lere ulaştı. İMKB ise yüzde 5.16 kayıpla en fazla düşen borsaların başında geldi.
 
ABD’nin federal borçlanma tavanının yükseltilmesi sorununun son anda aşılması bu hafta başında bir nebze küresel piyasaları rahatlatsa da takip eden günlerde küresel ekonominin yeniden resesyona girebileceği korkusu özellikle borsaları vurdu. Dünya borsalarında işlem gören hisselerin piyasa değerinin de hafta başından bu yana 2.5 trilyondan fazla eridiği belirtiliyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve İsviçre Merkez Bankası’nın piyasalara müdahaleleri, Euro Bölgesi’ndeki borç krizi ve küresel ekonomideki yavaşlamaya ilişkin endişeleri yatıştırmak için yeterli olmadı. Uluslararası piyasalarda yaşanan sert satışlar, Euro Bölgesi’ndeki borç krizi halkasına Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in ardından İtalya ve İspanya’nın da eklenebileceği endişelerine işaret ediyor. Analistler, yaşanan sert düşüşün Avrupa’da büyük bir ekonominin iflas edeceği endişesinden kaynaklandığını belirtiyorlar. Euro Bölgesi’nin üçüncü. büyük ekonomisi İtalya, Yunanistan’dan sonra borç oranı en yüksek ülke durumunda.
 
Petrol fiyatları 5 dolar düştü
 
Uzmanlar, Yunanistan ya da Portekiz gibi küçük ekonomilerin borç sorununun üstesinden gelinebileceğini, ancak krizin İtalya ya da İspanya gibi büyük ekonomilere sıçramasının kaygı verici olacağını belirtiyor. Zira İtalya’nın temerrüte düşmesi söz konusu olursa bunun maliyetinin 700 milyar Euro’yu bulabileceği ifade ediliyor. Öte yandan, piyasalarda sert satışa neden olan ekonomik durgunluk sonucunda hammaddeye olan talebin azalacağı endişeleri emtia fiyatlarında ciddi gerilemeye yol açtı. Uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatları 5 dolardan fazla değer kaybederek 6 ayın en düşük seviyelerine geriledi. Altın ons fiyatı ise yükselişini sürdürdü.-EKONOMİ SERVİSİ
 
Onların borcu dünyayı gerdi
 
İTALYA: 2.7 trilyon dolarlık borcu bulunan İtalya, kriz tartışmalarının odağında bulunuyor. Euro bölgesinin 3. büyük ekonomisi olan ülkede kamu borcunun bu yıl yüzde 120’ye çıkması bekleniyor. Şayet İtalya temerrüde düşerse maliyeti 700 milyar Euro’yu bulacak.
 
PORTEKİZ: Borç krizi halkasına eklenen son zincir Portekiz, bankacılık sektöründe ortaya çıkan sorunlarla mücadele ediyor. AB ve IMF’nin Portekiz için hazırladığı kurtarma paketinin büyüklüğü 78 milyar Euro’yu buluyor. Piyasalarda, Portekiz’de bankaların yükümlülüklerinin önemli bölümünün İspanyol bankalarına olması, bu nedenle Portekiz’de yaşanan sorunun İspanya’yı etkileyeceği endişesi hakim. 
 
YUNANİSTAN: Euro bölgesinin borç oranı en yüksek ülkesi Yunanistan, halkanın ilk zinciri olma özelliği taşıyor. Yunanistan, geçen yıl AB ve IMF’den 110 milyar Euro’luk yardım paketi aldı. Karşılığında kamuda maaşlar düşürüldü, vergi artışı yapıldı. Ancak sonuç vermeyince AB liderleri Yunanistan’ı ikinci kez ‘kurtardı.’ Liderler, Yunanistan için 158 milyar Euro’luk yeni kurtarma paketi üzerinde anlaştı.
 
İSPANYA: Krizdeki Yunanistan’dan sonra sıradaki ülke olarak telaffuz edilen İspanya 4.4 işsiziyle bu alanda Euro bölgesinde rekortmenliği elinde tutuyor. Portekiz’le olan yakın ekonomik ilişkilerden önemli oranda etkileneceği belirtilen İspanya’nın borcunun milli gelire oranı yüzde 48.8. Ancak hükümet bu rakamı aşağı çekmek için kemer sıkma önlemleri aldı.
 
İRLANDA: Bu ülkenin içinde bulunduğu sorun bankacılık sektöründen kaynaklanıyor. İrlanda bankalarının en büyük iki alacaklısının ise İngiltere ve Almanya olduğu belirtiliyor. AB ve IMF bu ülkedeki bankacılık sektörünü kurtarmak için 85 milyar Euro’luk paket hazırladı.
 
ABD: IMF verilerine göre, ABD 15 trilyon 154 milyar dolarla dünyanın en fazla borçlu ülkesi unvanına sahip. Bu ülkenin borcunun milli gelire oranı ise yüzde 100’ü buldu. Amerika, borç limiti tartışmaları nedeniyle geçtiğimiz iki haftaya damgasını vurmuştu. Limit artırımı görüşmeleri nedeniyle kriz yaşanmış, ülkenin temerrüde düşme ihtimali yüzünden piyasalar etkilenmişti.
 
Merkez krizi 5 saat önce gördü
 
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, önceki gün yaptığı olağanüstü toplantıda politika faizini beklenmedik şekilde yüzde 6.25’ten yüzde 5.75’e indirirken, gecelik borçlanma faizini beklentiler doğrultusunda yüzde 1.50’den yüzde 5’e yükselterek faiz koridorunu daraltmıştı. Aldığı kararların gerekçesini bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin güçlendiği ve Temmuz ayı Kurul toplantısında işaret edilen risklerin belirginleşmesi olarak gösterilen PPK açıklamasının ardın 5 saat sonra ABD borsalarında başlayan ve tüm dünyayı saran çöküş yaşandı. Bir bankacı Merkez’in bu öngörüsünü ‘Sanki sihirli küresi var’ olarak yorumladı. Bahçeşehir Üniversitesi, Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Merkez Bankası’nın kararını değerlendirirken “Pozisyon değiştirmesini, ana tehdidin enflasyondan durgunluğa kaydığı teşhisine katılıyorum. Durgunluk riskinin artığını biliyorduk. Böyle bir gelişme karşısında Merkez Bankası uyarmıştı da. Demek ki, böyle bir riskin iyice arttığını gördü ve proaktif davrandı” diye konuştu. 
 
stargazete