Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kıbrıs'ta sorun yaşatanın Türkiye olmadığını vurgulayarak, ''Türkiye ne Kıbrıs için AB'den ne AB için Kıbrıs'tan vazgeçer'' dedi.

Bağış, TRT Haber'de yayımlanan ''Ufuk Çizgisi'' programında, Türkiye'nin AB müzakere sürecinin aslında Kıbrıslı Rumlar için de ''vazgeçilmez bir sigorta poliçesi yerine geçtiğini'' belirterek, ''Türkiye ile aynı siyasi birlik içinde, huzur içinde yaşamak varken, Türkiye'yi AB sürecinden koparmaya yönelik çabaları olan bir Rum... Bunun mantığı yok, o zaman diyorsunuz ki, bunların arkasında başka güçler var. Kim olabilir? Türkiye'nin AB üyesi olduğu gün, o ülkelerin rakibi olacağı endişesini taşıyan güçler olabilir'' diye konuştu.

Bu güçlerin kendi söylediklerini yalanlama potansiyeli olabileceğini belirten Bağış, ''Bundan beş yıl önce, Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne alınması hataydı diyenlerin, bugün başka şeyler söylediklerini'' anlattı.

''Türkiye ne Kıbrıs için AB'den ne AB için Kıbrıs'tan vazgeçer'' diyen Bağış, iki konuda da haklı tezlerini savunmaya devam edeceklerini belirtti.

Bağış, ''Kıbrıs'tan tek bir askerimizi çekmeden, bir çakıl taşı dahi vermeden uluslararası dengeleri değiştirebildik. Eskiden suçlanan taraf hep Türkiye ve KKTC idi. Bizim dik duruşumuz sayesinde, bütün dünya çözümü engelleyenlerin Rumlar olduğunu ve çözüm için çabalayan tarafın Türkler olduğunu gördü'' diye konuştu.

Kıbrıs konusunun her zaman sancılı olduğunu, ancak Türkiye'nin geri adım atmayacağını bütün dünyanın gördüğünü vurgulayan Bağış, ''Ama geri adım atmamak başka bir şeydir, uzlaşmaz tavır sergilemek ayrı bir şeydir. Biz her gün Kıbrıs'ta çözüm için çabalıyoruz'' dedi.

-''TÜRKİYE ARTIK AVRUPA'NIN KAPISINDA YALVARMIYOR...''-

''Türkiye'nin artık Avrupa'nın kapısında yalvaran ülke konumunda olmadığını'' belirten Bağış, AB sürecinde de ''başarı endeksini açılan fasıl sayısına bağlamadıklarını'' söyledi.

Siyasi engeller nedeniyle açılamayan fasıllar yerine, ''AB standartlarını yükseltmek için çaba sarf ettiklerini'' ifade eden Egemen Bağış, ''Bizim uzun perspektifli bakabilmemiz gerekir. Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Türkiye'nin ihtiyacı ise her geçen gün azalmaktadır'' diye konuştu.

Bağış, bu ihtiyaçlar hiyerarşisinin uzlaştığı noktada, Türkiye'nin bu büyük ''barış projesine'' dahil olacağına inandığını söyledi.

Fransa'nın, Türkiye'nin AB üyelik sürecine tavrını da değerlendiren Bağış, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin beş faslı engellediğini ilan ettiğini, ancak bir yandan da Fransız sanayisi ve özel sektörünün baskısı altında olduğunu kaydetti.

Bağış, Fransız sanayisinin Türkiye'deki ekonomik gelişmelerden yararlanamadığı için şikayet ettiğini belirterek, Sarkozy'nin yaklaşık 20 yıl sonra yapacağı Türkiye ziyaretinde, İstanbul'u ve Türkiye'yi gördükten sonra ''görüşlerinde değişiklikler olacağını düşündüğünü'' ifade etti.

Avrupa'da artan ırkçılık hakkında görüşlerini dile getiren Bağış, ''Irkçı yaklaşımların kökeninde ekonomik krizin yattığını'' söyledi.

Bağış, ''İnsanların, işsiz kalma korkusu yaşadığı zaman, yabancı olan, farklı olan her şeye karşı düşmanlık besleme potansiyeline sahip olduklarını'' belirterek, ''Bunun sonsuza kadar süremeyeceğini, çünkü bu partilerin ırkçı söylemlerin dışında hiçbir çözüm önerilerinin olmadığını'' anlattı.

-''AB BARIŞ PROJESİYSE DAĞILMA İHTİMALİ GÖRMÜYORUM''-

Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin ''çözülme süreci içinde olduğu'' yorumlarıyla ilgili olarak, ''Avrupa Birliği'nin, asırlarca süren savaşlardan ve özellikle dünya savaşlarından sonra Avrupa'nın bir daha savaşmamak üzere kurduğu bir barış projesi'' olduğunu söyledi.

''AB bir barış projesiyse bu projenin dağılma ihtimalini görmüyorum. Belki karar mekanizmaları değişir'' diyen Bağış, ''Türkiye'nin kendi önüne bakıp, kendi hedeflerini belirlemesi gerektiğini'' vurguladı.

AB'yi Türkiye'nin diyetisyeni olarak gördüğünü yineleyen Bağış, ''27 ülke AB standartlarını yakalayarak çok daha iyi noktalara gelmişler. Türkiye de bu standartları yakalamalı'' diye konuştu.

-''BU ÜLKEDE BİR BASKI SÖZ KONUSU DEĞİL''-

Bağış, Türkiye'de fikir ve ifade özgürlüğü konusunda geriye gidildiği yolundaki eleştiriler hakkında, ''Türkiye seçimlere gidiyor. Seçimlere giderken, muhalefetin böyle balonlar uydurması doğaldır'' dedi.

Devlet Bakanı Bağış, şunları söyledi:

''Bugün Türkiye'de hiç kimse, 'benim bireysel özgürlüğümü devlet kısıtladı' diyemez, ama özgürlük alanının sınırının başkalarının özgürlüğünün başladığı nokta olduğunu kabul ederse bunu diyemez. Yoksa birileri yumurta atmak bir özgürlüktür derse orada ters düşeriz.''

''Bu ülkede her bir bireyin özgürce yaşaması, hükümetin, devletin, hatta partinin güvencesi altındadır'' diyen Bağış, ''Bireysel olarak bu ülkede bir baskının söz konusu olmadığını'' belirtti.

-''KAYAN EKSEN DEĞİL...''-

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, Türkiye'nin dış politikasında ''eksen kayması'' olduğu eleştirileriyle ilgili olarak da ''Kayan eksen değil, kayan dünyadaki zenginliğin merkezi'' dedi.

Dünyada refahın ve zenginliğin merkezinin batıdan doğuya doğru kaydığını belirten Bağış, ''Türkiye'nin de bu refahtan payını almak için harekete geçtiğini'' söyledi.

Türkiye'nin diğer ülkelerle ilişkilerinde ''kazan-kazan'' süreci işlediğini belirten Bağış, ''Dünyadaki ekonomik fırsatları değerlendirme konusunda Türkiye elinden geleni yapacaktır'' diye konuştu.

Bağış, AB ile müzakerelerin ''kopma noktasına gelip gelmeyeceği'' sorusuna karşılık, ''Ne rest çekip masadan kalkarız ne de onların her dediğine evet deriz'' yanıtını verdi. Türkiye'nin AB sürecinde, kendi vatandaşlarının standardını yükseltmek için mücadele ettiğini belirten Bağış, bebek mamalarında GDO'lu ürünlerin kullanılmasını yasaklayan düzenlemeyi örnek vererek, ''AB şefkatiyle anne şefkatini birleştiren bir süreç yaşadık'' dedi.