Türkiye'nin 9 Mayıs Avrupa Günü'nü coşkuyla kutlaması da bu kararlılığının en iyi göstergesidir. Türkiye, 1999 yılında resmen aday ülke olarak tanınmasından beri, ortak değerlere sahip olmanın bir göstergesi olarak "Avrupa Günü" kutlamalarına aktif biçimde katılmaktadır.
 
9 Mayıs Avrupa Günü, Türkiye için çok şey ifade etmektedir. Zira bu özel gün, ilişkilerimiz arzu edilen düzeyde olmasa da, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ortak değerleri ifade etmektedir.
 
50 yıldan fazla bir süredir uzun ince bir yolda ilerleyen Türkiye için Avrupa Birliği üyeliği, önemli bir süreçtir. Türkiye, üyelik yolunda zorlu virajlarla, hatta mayınlarla karşılaşmış ve hala karşılaşıyor olsa da, bu süreç sayesinde önemli aşamalar kaydetmektedir.
 
"Ankara Anlaşması" olarak bilinen Türkiye-AET Ortaklık Anlaşması'nın 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmasıyla, Türkiye'nin günümüz Avrupa Birliği ile bütünleşmesi yolundaki ilk adım atılmıştır. Bu tarihten beri Türkiye, 1996 yılında Gümrük Birliği'nin gerçekleştirilmesi, 1999 yılında Helsinki Zirvesi'nde "aday ülke" olarak tanınması ve 2005 yılında müzakerelerin açılmasıyla, Avrupa Birliği'ne doğru ilerlemektedir.
 
ENGELLERE RAĞMEN ÜYELİK İÇİN KARARLIYIZ
 
Ancak, 2006 yılında bazı önemli fasılların Kıbrıs meselesinden ötürü askıya alınmasından bu yana, siyasi engeller Türkiye'nin AB üyelik sürecini haksız bir şekilde yavaşlatmıştır. Söz konusu siyasi engeller kaldırılmış olsaydı, Türkiye bugün açmış olduğu 13 fasla ilaveten, 16 fasıl daha açmış olacaktı. Kısa ve orta vadede ise, 12 faslı daha kapatmış olacaktık.
 
Tüm bu engellere rağmen Türkiye AB üyeliğinde kararlıdır. Türkiye'nin 9 Mayıs Avrupa Gününü coşkuyla kutlaması da bu kararlılığının en iyi göstergesidir.
 
Zira Avrupa Günü, AB üyesi ülkeler için olduğu kadar, aday ülkeler için de önemli bir simgedir.
 
1985 yılında Milano Zirvesi'nde bir araya gelen AB liderleri, Avrupa demokrasisine ve barışına bağlılıklarını göstermek için "Avrupa Günü"nü ilan etmişlerdir. Türkiye, 1999 yılında resmen aday ülke olarak tanınmasından beri, ortak değerlere sahip olmanın bir göstergesi olarak "Avrupa Günü" kutlamalarına aktif biçimde katılmaktadır.
 
Türkiye, o tarihten bu yana, hukukun üstünlüğünden ekonomiye kadar pekçok alanda önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Türkiye, çocuk işçiliğinin kaldırılmasından, bireysel hak ve özgürlükleri daha fazla artıracak nitelikteki anayasal değişikliklere, daha temiz bir çevre için atılan önemli adımlardan gıda güvenliğine kadar, her geçen gün Avrupa Birliği standartlarına daha fazla uyum sağlamaktadır. Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olan Türkiye, Avrupa Birliği'nin beklentilerini de aşan bir büyüme hızı yakalamıştır.
 
Dinamik iş gücü ve yenilikçi özel sektörünün katkıları sayesinde ortaya çıkan bu büyüme hızıyla Türk ekonomisi, bazı Avrupalı siyasilerin iddia ettiği gibi Avrupa Birliği'ne yük olmayacak, aksine, ilerleme kaydetmekte sıkıntı çeken Birliğin fazlasıyla ihtiyaç duyduğu ivmeyi sağlayacaktır.
 
TÜRKİYE'NİN YENİ KÜRESEL DÜNYADAKİ ROLÜ
 
Stratejik bir coğrafi konuma sahip olan Türkiye, dış politika alanında, bölgesel ve küresel anlaşmazlıkların çözümünde vazgeçilmez bir rol oynamaktadır. Türkiye bugün, bölgesindeki ihtilafların çözümü yönünde üstlendiği arabuluculuk rolüyle hiç olmadığı kadar etkin bir dış politika izlemektedir. Bu yaklaşım, demokratik hakların ve değerlerin, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgeler de dâhil olmak üzere, dünya çapında yayılmasını hedefleyen çok boyutlu ve proaktif dış politikamızın odak noktalarından biridir. Türkiye'nin oynadığı anahtar rol, Avrupa Birliği ile Orta Doğu ülkeleri arasındaki köprüyü güçlendirecektir.
 
Avrupa'nın terör ve göç konularında karşı karşıya olduğu mevcut tehditlere, Türkiye'nin sahip olduğu etkin savunma ve güvenlik rolü sayesinde çözüm bulunabilir. Enerji güvenliği konusunda ise, Avrupa'nın doğal gaz ihtiyacı her zamankinden daha fazladır. Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu arasında bir enerji koridoru olan Türkiye, AB'nin enerji güvenliğini önemli derecede artıracaktır. Türkiye, Avrupa'ya güvenli bir biçimde enerji sağlanması amacıyla, Avrupalı ortaklarıyla birlikte Nabucco Projesi konusunda yoğun bir şekilde çalışmaktadır.
 
ÇEŞİTLİLİK İÇİNDE BİRLİK
 
Diğer taraftan, Türkiye'deki çok kültürlü ortam, çeşitli etnik ve dini toplulukların asırlardır yan yana yaşamalarını sağlamıştır. Türkiye'nin üyeliği, Avrupa Birliği'nin çok kültürlü yapısını güçlendirecek ve "çeşitlilik içinde birlik" sloganına daha fazla anlam kazandıracaktır. Türkiye'nin tam üyeliği, barışı ve istikrar ortamını güçlendirerek AB'nin genişleme politikasını destekleyecek ve medeniyetleri birbirine yaklaştırarak Avrupa Ortak Dış ve Güvenlik Politikası'nı güçlendirecektir.
 
Birleşmiş Milletler kapsamında Türkiye ve İspanya Başbakanları tarafından 2005 yılında başlatılan Medeniyetler İttifakı, farklı kültür ve medeniyetlerin birlikte yaşayabileceği inancı üzerine kurulmuştur. Farklılıklara sahip olmak insan olmanın nasıl tabi bir şartıysa, bir arada yaşamak da, sosyal varlıklar olan insanlar için elzemdir.
 
İnanıyorum ki, demokratik değerlere bağlılığımız dikkate alındığında, Türkiye'nin "Avrupa Günü"ne tam üye olarak katılması, farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşayacağımızın ve daha güçlü bir Avrupa kuracağımızın ispatı olacaktır.
 
Herkese mutlu bir Avrupa Günü diliyorum.
 
 
yenişafak