Alınan bilgiye göre, sendika, kamuda sağlık alanındaki istihdam koşullarıyla ilgili bir rapor hazırladı.

Raporda, farklı statülerde istihdam edilen sağlık personelinin, aynı işi yapmalarına rağmen ücret ve özlük haklarda farklı uygulamalara tabi olmaktan rahatsız olduğu kaydedildi.

Sağlık Bakanlığında 8 farklı istihdam modeli uygulandığına işaret edilen raporda, bunlardan ikisinin kadrolu memur, ikisinin 4857 sayılı İş Kanunu statüsünde çalışan işçi, dördünün sözleşmeli personel olarak kategorize edildiği belirtildi. Raporda, ''Aynı işi yapan sağlık personelinin farklı ekonomik ve özlük haklara sahip olması, çalışanlar arasında iş barışına ve çalışma huzuruna zarar veriyor. Sosyal güvenlik kurumları norm birliğini sağlamak amacıyla birleştirilirken, kamuya farklı istihdam türlerinde personel alınması çelişki oluşturuyor'' denildi.

Sağlık Bakanlığının personel ihtiyacını karşılamada sözleşmeli personel istihdamını yoğun biçimde tercih etmesi ile sözleşmeli personel sayısının 50 bini aştığına dikkat çekilen raporda, aynı statüde, aynı işi yapan personelin kadrolu-sözleşmeli ayrımı nedeniyle ekonomik ve özlük hakları bakımından farklı uygulamalara tabi tutulmasının kurum içinde önemli bir sorun olarak öne çıktığına yer verildi.

Sağlık hizmetleri sunan personelin kadrolu olması gerektiği vurgulanan raporda, bunun yerine sözleşmeli personel istihdamına yönelinmesinin çeşitli sorunları beraberinde getirdiği, personel arasında sözleşmeli-kadrolu ayrımının çalışma barışını bozan ve hizmet verimliliğini düşüren olumsuzlukların her geçen gün büyümesine yol açtığı savunuldu.

SÖZLEŞMELİ-KADROLU AYRIMI

Özellikle sözleşmeli-kadrolu personel ayrımının yarattığı olumsuzluklara dikkat çekilen raporda, kamuda sözleşmeli-kadrolu ayrımından kaynaklanan en önemli mağduriyetlerin tayin, becayiş ve askerlik dönüşü göreve başlama konularında yaşandığı belirtildi.

Sözleşmeli sağlık personelinin eş durumu, eğitim, sağlık mazereti dahil hiçbir şekilde tayin hakkı bulunmadığına dikkatin çekildiği raporda, sözleşmeli personele eş durumu tayin hakkı verilmemiş olması nedeniyle parçalanmış aile sayısının her geçen gün arttığı öne sürüldü. Raporda, bu durumun büyük çaplı sosyal bir sorun haline geldiği değerlendirmesinde bulunuldu.

Sözleşmeli sağlık personelinin ek ödemesinden sosyal sigorta kesintisi yapılırken kadroluların döner sermaye gelirlerinden herhangi bir kesinti yapılmadığı ifade edilen raporda, bu durumun, aynı işi yapan, aynı performansa sahip sözleşmeli personelin daha fazla emekli maaşı alması anlamına gelirken, kadroluların döner sermaye primlerinden emekli kesintisi yapılmaması nedeniyle daha düşük emekli maaşı almalarına neden olacağı kaydedildi. Raporda, bu nedenle kadroluların döner sermaye primlerinden de emekli kesintisi yapılmasının önemine işaret edildi.

ÖZLÜK HAKLARDAKİ FARKLILIKLAR

Raporda, sağlıkta farklı istihdam türlerinde çalışanların özlük hakları açısından da farklılıklar bulunduğu belirtildi.

Kadrolu bir sağlık personelinin aldığı eş, çocuk, giyim yardımlarını sözleşmeli statüde çalışanların alamadığı ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:

''Kadrolu personelin kıdem ve kademe ilerleme hakları sözleşmeli personel için mümkün olmamaktadır. Bu şekilde, yeni işe başlayan 4/b'li sözleşmeli personel ile 25 yıllık sözleşmeli personelin aldığı ücret aynı olmaktadır. Ayrıca sözleşmeli sağlık personeli idareci veya sorumlu olamamaktadır.
Sözleşmeli personelin yıllık olarak yenilenen hizmet sözleşmesi ve sözleşmenin 9-10. maddelerinde 'Personelin sözleşmesi, döner sermayenin yetersiz kalması durumunda veya sözleşmeli personel ihtiyacının ortadan kalkması halinde sözleşmesi feshedilir' ifadesinin yer alması sözleşmeli personelin iş güvencesinin olmadığını ortaya koymaktadır.''

SABAH