1. KLASİK TAKTİKLERE KANMA: Kolluk kuvvetleri, sorgu konusunda kapsamlı bir eğitime ve deneyime sahip. Hemen hiçbir davranışları amaçsız değil. Ağzınızdan söz alabilmek için hemşerilik, abilik, iyi niyet, sohbet gibi vesileleri öne sürebilirler. "Biz hemşeriymişiz, sen bunu imzala. Seni kurtaracağız, yoksa 20 yıl yersin" diyerek sizi ikna etmeye çalışabilirler. Bunların öğretilmiş sorgu teknikleri olduğu, herkese yapıldığı bilinmeli ve tedbirli olunmalı. Bunları bir kenara bırakıp kendiniz hakkında suç delili oluşturabilecek hiçbir beyanda bulunmadan önce meseleyi bir avukatla görüşmek en doğrusu.

2. POLİSLE DEĞİL AVUKATLA MUHABBET ET: Son dönemdeki bazı gözaltılarda ortaya çıkan yeni bir durum daha var: Polisin 'mülakat' adını verdiği bu uygulamada şüpheliye ifade alınmadığını söyleniyor, sohbet tarzında sorular soruluyor. Şüpheli de ifade vermediğini, ifade tutanağı imzalamadığını düşünüyor. Oysa o sohbetteki her an sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınıyor. Daha sonra da 'mülakat notları' başlığı altında, soruşturma dosyasına delil olarak konuyor. Bu sebeple en doğru hareket, muhabbeti polisle değil, avukatla yapmak./_np/4331/15784331.jpg

3. DİJİTAL VARLIKLARINI KONTROL ALTINDA TUT: Soruşturmaya uğrayan kişilerin dikkat etmesi gereken konulardan biri de internette bıraktığımız izler. İnternette birçok dijital izin kaldığı bilinmeli. İnternet erişimi mümkün olan görsel bir malzemenin saklanması veya paylaşılması hukuken yasak olabilir. İnternet sağlayıcıları isteğimiz dışında bu kütüklerde iz bırakabilir. Asıl tehlikeyse, adli işlemler tamamlanmadan önce hemen test edemediğiniz bir dijital materyalin içeriğini peşinen sahiplenmek. Dijital varlıklarımızı bilmeli ve kontrol altında tutmalıyız. İçeriğini bilmediğimiz CD, DVD, hard disk, akıllı telefon, USB bellek gibi hiçbir dijital materyali saklamamalıyız. Bunlar soruşturma sırasında elinizden çıktıktan sonra kötü niyetli müdahaleye ve çok zor anlaşılabilecek ekleme-çıkarmalara her zaman açık.

4. İMAJLAR, ARAMA YAPILAN YERDE ALINMALI: Yine şüphelinin ev ya da işyerine yapılan baskınlarda kolluk güçleri hard diskleri daha sonra imajını alacağız diyerek götürüyor. Buna itiraz edilmeli, size ait olup zaptedilecek bütün dijital malzemenin bir yedek kopyasının tutanakla size teslim edilmesini talep etmelisiniz. Ayrıca el koyma anında HASH adı verilen bir dijital matriksinin çıkarılıp verilmesini sağlamak bir ölçüde güvence sağlar. Bunlar yasayla tanınmış bir haklar. Uygulanmasında ısrar etmelisiniz.

5. EVRAK İMZALARKEN İKİ KERE DÜŞÜN: Eğer bir şekilde suçlanmanız icap ediyorsa, maruz kalacağınız hukuki aykırılıklar süreci yürütenlerin hayal gücüne ve yaratıcılığına bağlı. Yasaya göre şüpheli kişi, gerekirse, imzaladığı belgelere şerh düşerek usulsüz ya gerçek dışı bir durumu belgelemeli böyle bir itiraz hakkı olduğunu bilmeli. Arka arkaya önüne konan evrakları kontrol etmeden imzalayan şüpheli, farkında olmadan kendisi aleyhine suç delili yaratıyor ya da suç itirafını imzalamış oluyor. Bu sebeple herhangi bir evraka imza atarken iki kere düşünmek lazım.

6. SUSMA HAKKIN OLDUĞUNU BİL: Emniyette ya da savcılıkta susma hakkını kullanmak, karakola ilk kez işi düşen bir olağan şüpheli için çekingenlik yaratabiliyor. Sanki susma hakkını kullanırlarsa işlerin daha zorlaşacağından korkuyorlar. Oysa bu, CMK ile tanınmış en temel hak. Kollukta ya da savcılıkta ne tür bir suçlamayla karşı karşıya kaldığını anlayıp kendini ifade etme imkanı bulana, yeterli ve güvenilir verilere ulaşana kadar susma hakkını kullanmak şüphelinin lehine.

7. KAN ÖRNEĞİ VERMEK ZORUNDA DEĞİLSİN: Hiç kimse kendi aleyhine kullanılabilecek bir delili kolluk gücüne vermek zorunda değil. Hedef kişinin saç teli, tükürüğü, parmak izi kendisi farkında olmada delil olarak toplanmış olabilir. Bunun önüne geçmek pek mümkün olmaz fakat şüpheli Adli Tıp'ta kan örneği vermek zorunda değil, buna zorlanamaz.

8.YAKINLARININ ÖZEL HAYAT İHLALİNE İTİRAZ: Şüpheli ailesiyle birlikte yaşıyorsa, kendi yaşam alanı dışında yakınlarına ait odalarda yapılan aramalar özel hayatın gizliliğini ihlaldir, buna itiraz edilmeli. Aynı şekilde bir kurumda çalışan kişinin sadece kendi masası ya da ofisinde o kişiyle ilgili delil araması yapılabilir.

9.HER AŞAMADA İTİRAZ HAKKINIZ OLDUĞUNU BİLİN: Şüpheli yakalama anından savcılığa çıkarılacağı süre arasındaki her aşamada, hemen her işlemde itiraz hakkınız olduğunu bilin. Gözaltındayken gözaltı süresini uzatan evraka imza atmayarak itiraz edebilirsiniz. Polis imzalanmayan evrakı savcıya götürmek zorunda, savcı da ek süre konusunda mahkemeden karar almak zorunda. Daha gözaltına alınırken Adli Tıp'a sevkisini isteyebilirsiniz, bu sizin hakkınız.

10.DOKTORLA BAŞBAŞA KALMA HAKKINIZI KULLANIN: Şüpheli gözaltına alındıktan sonra sağlık kontrolüne götürülür. Polis genelde sağlık kontrolü sırasında şüpheliyle birlikte doktorun odasına girer ve bekler. Polisten kötü muamele görmüş bir kişinin doktora herşeyi anlatması bu halde sözkonusu olamaz. Doktor da polisin odada olması nedeniyle kendini baskı altında hissedip, şüphelide tespit ettiği her bulguyu raporuna tam olarak geçiremeyebiliyor. Şüphelinin, polisin odadan çıkmasını istemesi gerekiyor. Polis çıkmadığı için muayene olmadan dönen şüpheliler var.

Acemi şüpheli, polisin tutukladığını zannediyor

ÇHD BAŞKANI SELÇUK KOZAĞAÇLI

Son yıllarda hayatında ilk kez karakola giden, kolluk işleminden geçirilen, tutuklanan kişi sayısı o kadar arttı ki; böyle bir çalışma yapmak şart olmuştu. Tabii bunda kendisini polisin tutukladığını, hakim serbest bıraktığı için davanın bittiğini ve beraat ettiğini zanneden acemi şüpheli hikâyelerinin artması da etkili oldu. İktidarın geniş bir halk kesimini yeterince iyi vatandaş kabul etmediği günlerden geçiyoruz. Her mesleki, siyasal, sosyal protestonun arkasında gizli örgüt parmağı aranıyor. Bu hukuk dışı duruma işaret etmek için 'olağan şüpheli' kavramını seçtik.

Daha az korkacak daha az yanıltılacaksınız

ÇHD YÖNETİM KURULU ÜYESİ AV. FATMA KARLIKCIOĞLU ÖZBİLGİN

Bu eğitim esas olarak; okuma-yazma bilmeyen halk kesimini de içine alıyor. Kahvehanelerden gecekondulara, üniversite kantinlerinden fabrikalara kadar verilebilecek bir format. Vatandaş demiyoruz çünkü göçmenlerin, mültecilerin ve yabancıların hakları da aynı ve bu eğitime dahil. Bu eğitimle insanlar daha az korkacak, daha az yanıltılacak, mağdur edildiğinde başvurabileceği yolları bilecek. Sertifika vermeyi düşünmedik ama fena olmaz. Gözaltına alınırken çıkarıp, polise "Yapacaklarınızı biliyoruz ve hazırlıklıyız” diyerek gösterebilirler, neden olmasın?

Sloganın yaratıcısı iktidar

ÇHD YÖNETİM KURULU ÜYESİ EVRİM DENİZ KARATANA

Aslına bakarsanız hepimiz birer 'olağan şüpheli'yiz! AKP, oylarını yüzde 50’ye çıkardığı günden bu yana gözaltı ve tutuklamalarda gözle görülür bir artış yaşandı. 'Herkes bir gün gözaltına alınabilir' sloganının gerçek yaratıcısı iktidar! Muhalefeti sindirme politikası halkın her kesimine, hemen tüm meslek gruplarına ulaştı. Bu duruma yalnızca paranoya dersek, iktidarın hakkını yemiş oluruz.

EĞİTİM BİR TAM GÜN SÜRÜYOR

ÇHD'ye Olağan Şüpheli Eğitimi için başvuranlar arasında öğrenciler başı çekiyor. Ayrıca akademisyenler, gazeteciler, memurlar, işçiler, mühendis ve mimarlar, hatta avukatlar da var. Bir tam gün süren eğitim; kolluk kuvvetiyle karşılaşma anından başlayıp, yakalama, gözaltı, ifade alma, kişinin üst araması, ev veya işyeri araması, eşyalara el konulması, iletişimin denetlenmesi, savcı ve hakim huzuruna çıkarılma, tutuklanma ve cezaevine giriş süreçlerinin tamamını içeriyor. Gözaltı aşaması, yani ikinci aşama üst aramasından başlayıp adli tıbba sevk, nezarethane koşulları, avukat ve yakınlarına bilgi verme, susma hakkı, kolluk kuvvetlerince alınan ifade, teşhis-yüzleştirme-yer gösterme, hakların bildirimi, parmak izi ve vücuttan örnek alma, gözaltı süreleriyle savcılık ifadesi ve hakimlik sorgusunu kapsıyor. Üçüncü aşamada, ev ve işyeri aramalarında polisin uyması gereken kurallar, usulsüzlük tespiti halinde yapılacaklar, yani haklar anlatılıyor.

GÖZALTILARLA BİRLİKTE TUTUKLU ORANI DA ARTI

Adalet Bakanlığı Adli İstatistik Müdürlüğü'nün verileri en son 2010 yılı sonuna ait rakamları veriyor. 2011 rakamları 1.5 ay sonra. Bu verilere göre 2010 yılında, hakkında ceza soruşturması açılan şüpheli sayısı 4 milyon 653 bin 503. Bu rakam bir önceki yıla göre şüpheli sayısında 325 bin 154 kişilik bir artışa denk geliyor. Tabii bu adli cezaya tabi tüm suç türlerini kapsıyor. Mazlum-Der'in 2011 yılı hak ihlalleri raporuna göre ise (sadece ifade özgürlüğü çerçevesinde) geçen yıl gözaltına alınan şüpheli sayısı 34 bin 947.

Adalet Bakanlığı verilerine göre 2011 sonu itibarıyle cezaevlerinde 93 bin 844'ü hükümlü, 36 bin 430'u tutuklu olmak üzere toplam 128 bin 274 kişi bulunuyor. Bakanlığa göre tutuklu ve hükümlü sayısı 2010 yılında 120 bin 916 imiş. 

hürriyet