Denizli’nin tarihî Kaleiçi Çarşısı’ndaki bir pide fırınında, ramazan olsun olmasın 70 yıldır şehre has pideler geleneksel yöntemlerle pişirilerek müşterilere sunuluyor. Birçok yerde pide fırınları fabrikalaşmasına rağmen Gazezoğlu adlı fırını işleten aile, iki kuşaktır meslek değiştirmeden işini devam ettiriyor.

Pideleri çevrede çok ilgi görmesine rağmen işyeri sahibi, başka şube açmıyor. Babası merhum Süleyman Gazezoğlu’nun 1942 yılında açtığı pide fırınında, Ramazan ve Kurban bayramları hariç neredeyse ateş hiç sönmeden pide üretildiğini ifade eden Kadir Gazezoğlu, başka şube açmadan işini sürdürmeye çalışacağını söyledi. Ramazandan önce günde bin, ramazanda ise yaklaşık bin 500 pide üretilen fırının müşterileri ise sadece çarşı içinden değil, uzak mahallelerden, ilçelerden, gurbetçilerden bile olabiliyor. Hazır mayanın kullanılmadığı meşhur Denizli pidesinin üretildiği fırında, ekşi maya kullanılıyor.

Fırın sahibi Gazezoğlu, pidelerinin en önemli özelliklerinden birinin üç dört gün bayatlamaması olduğunu, buzdolabında bez içinde saklanırsa haftalarca kalabildiğini ifade etti. Pidelerin yapımında kendisine has bir mayalama tekniği olduğunu belirten Gazezoğlu, “Çevre ilçelerden gelen çok müşterimiz var. Sadece meşe odunu kullanıyoruz. Ağır yandığı için pidenin pişmesi de ağır ağır oluyor. Ne çok yanıyor ne de çiğ kalıyor. Çam odunu kullanırsak, hızlı yanıyor ve pideye zarar veriyor. 1942 senesinden beri, 70 senelik fırın babamızdan bize geldi, biz de mirası çalıştırıyoruz." dedi.

50 YILDIR PİDE İŞÇİSİ

Pide fırınında çalışanların bazıları da uzun yıllardır aynı yerde işlerine devam ediyor. Pide ustası 72 yaşındaki İsmail Tetik, 50 yıldır fırında ekmeğini kazanıyor. Gençliğinde işe başladığı fırını hiç değiştirmeyen Tetik, kendisinin fırın açmak için eskiden imkânı olmadığını, sonradan da teşebbüs etmediğini dile getirdi. Tetik, “Eskiden imkânlarımız yoktu, böyle devam ettik gittik. İnsan çalıştığı meslekte zevk duyduğu vakit usanmaz. Eskiden öğleye kadar çalışıyorduk, şimdi nüfus arttığı için akşama kadar çalışıyoruz. Sanatını iyi öğreneni herkes tutar, yarım öğrenirse herkes atar.” diye konuştu.

Müşterilerden Milay Göktürk, tarihî fırına başka bir mahalleden geldiğini ifade ederek, “Buranın pidesi çok güzel. Eskiden kalan üretim biçimini ve malının kalitesini hiç değiştirmeyen bir yer. Dolayısıyla fırsat buldukça buraya gelirim, hattâ iftardan önceyse sıraya girerim. Burasının bir kuralı vardır, halen geçerli olması lazım, kim olursa olsun sıraya geçmek zorunda, ayrıcalık yok. Sıra varsa herkes sırayla pidesini alacak.” şeklinde konuşuştu. 1978’den beri tarihî fırından pide aldığını söyleyen Mesut Sülün de, “Buranın pidesinin yerini hiçbiri tutmuyor. O yüzden yıllardan beri buradan alırım.” dedi.

Belçika'da çalışan gurbetçi Haluk Özkalın ise her yıl izne gelince mutlaka Kaleiçi'ne uğrayıp meşhur Denizli pidesi aldığını belirterek şunları söyledi: “Türkiye’den çıkarken de arabamızda, Belçika’ya kadar giderken yolda verdiğimiz molalarda buranın pidesinden yiyoruz. Belçika’ya kadar bayatlamıyor.”