Doğanın kendini kışa hazırlamak için yaşadığı dönüşüm, özellikle büyük şehirlerde yaşayanları olumsuz etkilerken üstüne üstlük okulların açılmış olması ve kapalı mekanlar mikropların kolayca bulaşmasına fırsat veriyor.

Bugünlerde pek çok kişi grip, öksürük, ishal, bronşit ve alerjik astım ile mücadele etmeye çalışırken İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Özışık, “Vücudumuzun bağışıklık sisteminin zayıfladığı bu dönemde vücut direncinin artırılmasına yönelik basit önlemler büyük fayda sağlıyor” diyor. 

Dr. Murat Özışık, üst solunum yolundan kronik hastalıklara, sindirim sorunlarından migren ve baş ağrıları hatta depresyona dek sonbaharda en sık karşılaşılan 5 hastalığı anlattı; korunmaya yönelik önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Üst solunum yolu hastalıkları

Sonbaharda vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasının da etkisiyle, damlacık yoluyla bulaşan üst solunum yolu enfeksiyonları (nezle, grip, farenjit, tonsillit, sinüzit) daha yaygın hale geliyor. Kuru hava, aşırı çalıştırılan ısıtıcılar ve kalabalık alışveriş merkezlerindeki klima sistemleri de solunum yolumuzdaki mukozal koruma bariyerine zarar veriyor ve bizi enfeksiyonlara daha açık hale getiriyor. Hava sıcaklığına uygun giyinip rüzgara ve yağmura maruz kalmayarak, mevsim sebze ve meyvelerini yeterince tüketerek, bol su içerek, özellikle ellerimizi sık sık sabunla yıkayarak, pencereleri düzenli aralıklarla açıp ortamı havalandırarak üst solunum yolu hastalıklarına karşı önlem almak mümkün.

Kronik Hastalıklar

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) olanlar, astımlılar, diyabetikler, kanser nedeniyle kemoterapi gören hastalar üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha duyarlılar ve bu kişilerde enfeksiyonlar bronşit ve zatürre gibi daha ciddi alt solunum yolu enfeksiyonlarına kolayca dönüşebiliyor. Astım ve KOAH atakları meydana gelebiliyor. Bu nedenle kronik hastalıkları olanların sonbaharda grip aşısı yaptırmaları ve belirli periyotlarda zatürre aşısı olmaları özellikle önem taşıyor.
Sindirim Sistemi Hastalıkları

Çalışmalarda gastrit, mide ülseri, sindirim sistemi kanamaları ve huzursuz bağırsak sendromu gibi sindirim sistemiyle ilgili bazı hastalıkların geçiş mevsimlerinde özellikle ilkbahar ve sonbaharda arttığı görülüyor. Beslenme alışkanlıklarının, uyku saatlerinin değişimi, yaşam şartlarının yaza göre zorlaşması, stres ve sorumluluk yükünün artması, gün ışığından faydalandığımız saatlerin azalması gibi etkenler vücudumuzda bazı değişikliklere ve strese yol açıyor. Bu adaptasyon süreci içinde vücut bu değişimlere uyum sağlamazsa sindirim sitemiyle ilgili sıkıntılar artıyor. Bu nedenle sonbaharda da mümkün olduğunca gün ışığından faydalanmayı, aşırı uyumamayı, düzenli spor yapmayı ve dengeli beslenmeyi ihmal etmemek büyük önem taşıyor.
Depresyon

Yazın açık havada geçirilen zamanlar, denizler, ormanlar, parklar sonbaharla birlikte yerini ev ve işyeri arasındaki kısır döngüye, trafik stresine, artan iş yüküne, çoğunlukla televizyon başında geçirilen zamana bıraktığında buna yönelik savunma mekanizması geliştiremeyen kişilerde sonbahar depresyonuna girme ihtimali artıyor. Oysa doğanın sonbaharla birlikte apayrı bir güzelliğe bürünmesine kayıtsız kalmamak, yürüyüş ve hafta sonu dışarıda zaman geçirmeyi ihmal etmemek, yağan yağmurlardan sonra etrafı saran toprak kokusunu içine çekmek doğal antidepresan görevi görüyor. Bu nedenle hafta sonları alışveriş merkezlerine gitmek yerine doğadaki bu değişime tanıklık edebileceğimiz mekanlarda bulunmak, gün ışığından mümkün olduğunca yararlanmak ve düzenli beslenme, egzersiz ve uykumuzu ihmal etmemek çok önemli.
Migren ve baş ağrıları

Dr. Murat Özışık, mevsimsel değişiklikler, hava basıncı ve nem değişiklikleri ile özellikle güney batıdan esen lodosun baş ağrıları ve migren ataklarını tetikleyebildiğini belirterek “Ülkemizde bununla ilgili lodoslu havalarda migren ataklarının arttığı tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalarda aslında baş ağrısının nedeninin esintinin kendisi değil rüzgarla birlikte gelen havadaki biyolojik aktif partiküller, tozlar ve kirler olduğuna dair veriler mevcuttur” diyor. Dr. Murat Özışık, mevsime uygun giyinmenin, rüzgarlı havalarda yüzümüzü ve başımızı korumanın, bazı iklimsel değişikliklerle tetiklenen hastalığımız varsa bu gibi havalarda tedbirli olmanın yaşam kalitemizi artırabileceğini vurguluyor.