Diyarbakır'ın Dokuzçeltik Köyünde yaşayan otistik 3 çocuk sahibi İskenderoğlu ailesi çocuklarını tehlikelerden koruyabilmek amacıyla dikenli tel örgü ve demir parmaklıkla çevirdikleri evlerinde otizmle mücadele etmeye çalışıyor.

İskenderoğlu ailesinin 4 çocuğundan 10 yaşındaki ikizler Muhammed ve Hamza'ya 3 yaşında, 3. çocukları Ethem'e de 2 yaşında Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde otistik teşhisi konuldu.

Yaklaşık 7 yıldan bu yana otizmle mücadele eden İskenderoğlu ailesi evden ayrıldıklarında geri dönemeyen, çoğu zaman da evin ikinci katından atlayan çocuklarını koruyabilmek için tek çözümü, evlerinin etrafını kalın demir parmaklık ve dikenli tel ile çevirmekte buldu. Bu hali ile dışardan bakıldığında yarı açık kapalı cezaevini andıran evleri aslında, İskenderoğlu ailesinin otizmli 3 çocuğu ile kendilerini güvende hissettiği tek mekan.

-''OTİZM TEŞHİSİ HAYATIMIZI KARARTTI''-

Baba İskenderoğlu (37), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 çocuğundan 3'üne otizm teşhisi konulduğunu, çocukların rahatsız olduklarını 2 yaşında anladıklarını söyledi.

Adana Çukurova Üniversitesi'nde ikiz çocukları Muhammed ve Hamza'ya 3 yaşındayken otizm teşhisi konulduğunu, 3. çocukları Ethem'in de ikiz ağabeylerinden etkilenerek otistik olmuş olabileceğini söylediklerini belirten İskenderoğlu, şöyle dedi:

''Doktorlar çocuklarımızla yeterince ilgilenmediğimiz ve sık televizyon seyrettirdiğimiz için otistik olduklarını söylediler. Köyde geniş bir aile olmadığımız için çocuklarla, ben ve eşim fırsat buldukça ilgileniyoruz. Otizm teşhisi hayatımızı kararttı. Bu çocukların 3 yaşında eğitim almaları gerekirken biz Diyarbakır'da çocuklarımıza eğitim verecek bir merkez bulamadık. Otistik çocuklar için zaman çok önemli. Eğitim yönünden çok zaman kaybettik. Çocuklar eğitimsizlik nedeniyle iyice saldırganlaştı. Artık zapt edemez hale geldik. Çocuklarımı hafta 2 saat rehabilitasyon merkezine götürüyoruz. Ancak bu yeterli değil. Otistik çocukların haftada 40 saat eğitim alması gerekiyormuş.''

-''OTİZMDE KAYBEDİLEN ZAMANIN TELAFİSİ YOK''-

İskenderoğlu, çocukların eğitim yerine demir parmaklık ardında zaman geçirdiğini vurgulayarak, çocuklara evde kendilerinin eğitim vermeleri gerektiğini, ancak yapılması gerekenler teorik olarak anlatılsa da pratik olarak uygulayabilmelerinin çok zor olduğunu belirtti.

Çocuklarının üçünü bir arada tutamadığını ve onlara bir eğitimci gibi eğitim verebilmesinin imkansız olduğunu anlatan İskenderoğlu, tek isteklerinin çocuklarının haftada 40 saat eğitim almaları ve sosyal faaliyetlere katılacağı, spor yapabilecekleri bir merkezin olması olduğunu ifade etti.

''Otizmde kaybedilen zamanın telafisi yok'' diyen İskenderoğlu, çocuklar evden kaçınca yakalamalarının zor olduğunu ve bu nedenle, tel örgü ve demir parmaklıklar yaptıklarını belirtti.

İskenderoğlu, çocuklarının yüksekten atladığını, acı duymadıklarını, korkuyu bilmediklerini kaydederek, ''Tüm eşyalara zarar veriyorlar. Hiç eşyamız kalmadı. Almayı da düşünmüyoruz. Çünkü yine kıracaklar. Önceden çiftçilik yapıyordum. Pamuk ekiyordum. Artık gecemiz, gündüzümüz bu üç çocuğumuz oldu. Eskiden belirli bir düzenimiz vardı. Şimdi hiç bir düzenimiz kalmadı'' dedi.

-''BU RAHATSIZLIĞIN TEK İLACI EĞİTİM''-

Anne Mürsel İskenderoğlu da (30), otistik 3 çocukları nedeniyle hapis hayatı yaşadıklarını, çocuklarını koruyabilmek için evden dışarı çıkamadıklarını ifade etti.

Yeterli eğitimi alamayan çocuklarının gün geçtikçe saldırganlaştığını, sinirlendiklerinde ellerini ısırdıklarını, ellerinde yaraların oluştuğunu anlatan İskenderoğlu, şunları söyledi:

''Bu çocuklar bizim ama onlara nasıl yaklaşmamız gerektiğini bilmiyoruz. Bu rahatsızlığın tek ilacı eğitim. Bir otizm köyü kurulsa bölgede bizim gibi sıkıntı yaşayan yüzlerce ailenin yarasına merhem olur. Akciğer hastasıyım. Ama onları bırakacağım hiç bir yer olmadığı için tedavi olamıyorum. Çocuklarımı kimseye emanet edemiyorum. Kapı dışarı çıkmadan bu evde yaşıyoruz. Yetkililerden destek bekliyoruz.''

-''3 ÇOCUKTA OTİZME NADİREN RASTLANIR''-

Dicle Üniversitesi (D.Ü) Çocuk Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış da, bir ailede birden fazla çocukta otizm görülmesine nadiren rastlandığını, bu tür olguların metabolik ve genetik açıdan incelenmesi gerektiğini söyledi.

Birden fazla çocuğun otistik olmasının nedeninin televizyon seyretmek veya ailenin ilgisizliği ile açıklanamayacağını ifade eden Yaramış, ''3 çocukta otizme nadiren rastlanır. Bir ailede birden fazla otistik çocuk olması halinde olağan dışı otizm olarak değerlendirilerek genetik mi, metabolik mi olduğu incelenmelidir'' dedi.