Kulislerde konuşulan “Erdoğan Köşk’e, Gül AK Parti’ye” senaryosuna, AKP üst yönetiminden ilk kez net bir değerlendirme geldi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tanrıverdi, “Başbakanımız Köşk’e daha yetkili bir şekilde çıkmalı. Erdoğan’ın devletin başında olması Türkiye için büyük onur ve itibardır” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcımcısı Hüseyin Tanrıverdi, VATAN’a ilginç açıklamalarda bulundu. 2014 yılındaki yerel seçim dışında cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlatan Tanrıverdi, Meclis’in uzlaşması halinde 2015’teki genel seçimin bir yıl öne çekilerek, üç seçimin bir arada yapılabileceğini söyledi. Tanrıverdi’nin açıklamaları şöyle: 

HERKES EŞİT ŞARTLARDA: AK Parti’de genel başkandan mahalle temsilcisine kadar herkes eşit şartlardadır. Genel Başkanamız 12 Haziran seçim propaganda döneminde, bu görevi üç dönemden fazla yapmayacağını çok açık bir şekilde ifade etti. Bizim için bir makam, bir mevkide görev yapmak önemli değil. Parti kurulurken Kurucular Kurulumuzun tüzükte böylesi bir düzenlemeyi, siyasette genç arkadaşlara yer vermek, değişiklikle daha heyecan katmak, değişimi dönüşümü gerçekleştirerek, partinin bekasını sağlamak, geleceğe daha emin adımlarla yürünmesini temin etmek gibi maksatlarla koyduklarını düşünüyorum. Tabii ki buna sayın Başbakanımız, genel başkanımız da dahil. Teşkilatlarda teşkilat başkanlığımız uyguluyor, istisnalar da var. İstisnalar var derken, Türkiye’nin, dünyanın Erdoğan’a ihtiyacı var. Milletimizin gönlü, teşkilatlarımızın beklentisi, sayın Genel Başkanımızın, Başbakanımızın daha çok uzun süreli bu görevde bulunmasıdır. Ancak, mevcut tüzüğümüz gereği bu noktada daha uzun süreli bulunmak mümkün değil. Ama teşkilatımız ve milletimizin kararı doğrultusunda sayın Başbakanımız görevini bir makamı, mevkisi olmasa da gönüllü bir şekilde sürdürecektir. 

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ: 2014’te yerel seçimler, 2015’te milletvekili seçimleri var. Bir de cumhurbaşkanlığı seçimi her ne kadar tartışmalı olsa da genel kanaat 2014; yani 7 yıllık süre genel kanaat ve Başbakanımızın da çok açık şekilde ifade ettiği gibi 2014’te cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu süreçte Anayasa değişikliği söz konusu. Dolayısıyla bu Anayasa değişikliğinin getirileri, önümüzdeki süreçte Türkiye’nin geleceğini daha aydınlığa taşıyacak düzenlemelerle söz konusu olacak. 

ÜÇ SEÇİM BİRDEN: Yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim arasında bir yıldan fazla süre var. Ama TBMM oturur, genel seçimleri de, yerel seçimlerle birleştirelim, burada bütün seçimleri bir arada yapalım diye karar verirse, yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, milletvekili seçimi üç seçim birden bir arada yapılabilir. Ancak bunun için TBMM’nin kararı gerekli. Önümüzde bir süreç var. 2012 var, 2013 var, 2014’e de daha biraz zaman var. Dolayısıyla bu süreçte bunların hepsi değerlendirilir. 

YETKİLERİ ARTMALI: Başbakanımızın devletin başında olması Türkiyemiz için büyük bir itibardır, onurdur. Geçen dönem de milletimizin böyle bir beklentisi oldu (Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması) ama kendisi, kendini öne çıkarmak yerine, milletimizi öne çıkarmak adına, başlanan projelerin yarım kalmaması adına tercihini Başbakanlık’tan yana yaptı. Sayın Genel Başkanımızın, Başbakanımızın Köşk’e çıkması tamamen kendi takdirlerindedir. Kanaatim, sayın Başbakanımız Köşk’e daha yetkili bir şekilde çıkmalı, bu yetkilerinin artırılması Türkiye için etkilerinin artırılması demektir. Dünya insanlığının etkilerinin artırılması anlamına gelir ve inanıyorum ki yetkilerinin artırılmasıyla, dünya barışı tesis edilir. Köşk’e daha yetkili bir şekilde çıkması ülkemiz, ülke insanımız ve dünya insanlığı adına önemlidir. 

ABD VE FRANSA ÖRNEĞİ: Yetkilerini artırmak derken Sarkozy, o da devlet başkanı, onlarda yarı başkanlık var. ABD’de Başkanlık sistemi var. Dünya ülkelerine baktığınız zaman devlet başkanlarının yetkili olduğu ülkelerde etkileri fark ediliyor. Başbakanımız, Genel Başkanımız daha etkili olabilmesi yolu yetkilerinin veya şöyle diyelim; devlet başkanının daha etkili olması, yetkilerinin artırılmasına bağlıdır. Devlet başkanının yetkileri artırıldığında, hem ülkesi için, hem dünya için etkisi artırılmış olur. Bu Türkiye için önemlidir. Sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa diyorsanız, o zaman bunların içeriğinin doldurulmasının yolu, devlet başkanının yetkilerinin artırılmasından geçer. Bu çerçevede Anayasa değişikliği aşamasında inanıyorum ki, TBMM’de grubu bulunan partiler böyle düşüneceklerdir... 

GÜL’E KAPILARIMIZ AÇIK: Sayın Cumhurbaşkanımızın partimize ve ülkemize katkıları vardır. Siyaseten deneyimi, tecrübesi vardır. Tekrar siyaset yapmak istediğinde, siyasetin kapıları açıktır. AK Parti’de kesinlikle bir kutuplaşma, kamplaşma söz konusu değildir. Birlik, beraberlik içerisinde ülkenin geleceğine hizmet etmek vardır. Dün nasıl birlikte çalışmışsak, eğer kendileri siyaseti düşünürlerse yine birlikte çalışırız.

ERDOĞAN’SIZ OLMAZ: Sayın Genel Başkanımızın karizması tartışılamaz. Partimize, ülkemize katkıları tartışılamaz. Başarısı hiç mi hiç tartışılamaz. Genel Başkanımız sonrasını düşünmek istemiyoruz. Genel Başkanımızla, Başbakanımızla hem parti olarak, hem ülke olarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Herhangi bir nedenle Başbakanımız bu görevinde olmasa bile, parti ilkelerinden vazgeçmediği, taviz vermediği zaman yine bu çalışma temposuyla, arkadaşlarımızın birbirine olan güveni ve samimiyetiyle, partimiz, milletimize, ülkemize hizmet etmeye devam eder.

YETKİN OLSUN: Anayasa değişikliği Meclis’teki uzlaşıya bağlı. Şu an 330’u aşan ya da 367’yi bulan bir parti yok. Dolayısıyla bu millet 12 Haziran seçimlerinde AK Parti’ye tek başına iktidar olma şansı verirken, 327 milletvekili, biri vefat etti, 326 milletvekiliyiz. 326 milletvekiliyle referanduma götürecek sayımız da yok. Anayasayı bir uzlaşı içinde yapmalısınız görevini vermiştir Meclis’e. Meclis içerisinde bu olacak. Benim söylediğim, ismi önemli değil. Yani başkanlık sistemi veya yarı başkanlık sistemi veya şu sistem gibi ismi önemli değil ama devlet başkanının daha yetkili olması gerekir. Uzlaşı içerisinde Anayasa’da bunlar yerini alır ve cumhurbaşkanı, devlet başkanı kim olacak olursa, o yetkileriyle etkili bir görev yapmış olur. Türkiye açısında bu çok önemli. Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada bölgesel sorunlar büyük. Bu bölgesel sorunların çözümüne Türkiye katkı verecekse, Devlet Başkanının daha etkin, daha yetkili olması gerekir. Daha yetkili olmalı ki, daha yetkin olsun. 

Fransa kendi kirliliğini böyle örtbas ediyor

Fransa, bu talihsiz kararından vazgeçmeyecek olursa, yaptırımların ikinci adımı, üçüncü adımı var. Türkiye bu noktada çok kararlı. Bizim tarihimizde, geçmişimizde kesinlikle soykırım yoktur, kirlilik yoktur. Fransa kendi kirliliğini örtbas ediyor. Hazreti Ali’nin çok güzel bir sözü var; Haksızlık karşısında susmayınız, eğilmeyiniz, hakkınızla birlikte şerefinizi kaybedersiniz... Dolayısıyla Türkiye’ye yapılan bu haksızlık karşısında ne Sayın Başbakanımız, Hükümetimiz, ne de milletimiz kesinlikle susmaz. Fransa, şöyle geçmişine baktığı zaman Türkiye’nin haksızlıklara boyun eğmediğini görür. Maraş’ın ismi Kahraman olmuştur, Urfa’nın ismi Şanlıurfa olmuştur. Antep’in ismi Gaziantep olmuştur. Bu gazilik, şanlılık ve kahramanlık unvanlarını neyin sonucu aldığını hem yöre halkı hem tüm ülkemiz halkı bilmekte, Fransızlar da bunu tarihlerinde gördüler. Milletimiz, Hükümetimizin bu yönde bir kararı olmadan, Fransız mallarının alınmaması yönünde bir eylemi başlatmıştır. Bu çerçevede halkımızın bu eylemi başlatması, olaya duyarlılığını çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. 

İlkelerimizden vazgeçtiğimiz zaman eririz

Bizden önceki partilerle AK Parti’yi kıyaslamamak lazım. Bizden önceki siyasi partilerin çöküş, erime nedenleri ortadadır. Oralarda makam kavgaları olmuştur. Partililer arasında kutuplaşmalar olmuştur, ayrımcılıklar söz konusu olmuştur. Biraz da hep şikayet ettiğimiz hortumculuk anlayışı gelişmiştir. Ülke yönetiminden ziyade kendilerini düşünür hale gelmişlerdir. Erimeleri ve yok olmaları kaçınılmaz olmuştur. AK Parti’de birlik vardır, beraberlik vardır. AK Parti’de çalışmak vardır, ilkeler vardır. Bizden öncekilere baktığımız zaman, hepsi iktidar süresince yıpranmıştır, başkanlarının adeta karizmaları çizilmiştir, ama AK Parti ile birlikte bu değişmiştir. AK Parti’yi 2023 hedefini yakaladığı zaman kesinlikle erimez ve yok olmaz. Bunu yakalayamazsak, çalışmaz prensiplerimizden taviz verir, ilkelerimizden vazgeçer noktaya gelirsek, bunu yakalayamayız. Yakalayamadığımız zaman da erimek kaçınılmaz olur.
VATAN