Özlem Hanım’ın gündem tayin etmeye yönelik bir çıkış yapması bekleniyordu… O siyaset yapma usulünü bilenleri yanıltmadı, basına konuştu.

Büyükşehir Belediyesine 140 müfettiş geldiği ve bu müfettişlerin valilik ile BŞB arasında mekik dokuduğu, ilgililer hakkında mobbing davası açmaya hazırlandığı sözleri hem genel hem de yerel basında manşet oldu.

Özlem Hanım’ı az çok tanıyanlar bilir, politika yapmada ve gündem değiştirmede üstüne yoktur. Zamanlamaya bakıldığında birinci amaç mağdur polemiği ile CHP oylarını artırmak.

İkinci amaç ise Büyükşehir Belediyesinin yönetiminden kaynaklanan AY-BA dışındaki alanlarda hizmet üretilemeyişi bir yana henüz daha kuruluşun bile tamamlanamamasının faturasını zekice tasarlanmış bir şark kurnazlığı ile doğrudan müfettişlere üstü örtülü olarak da Valilik üzerine kesmek.

Zira Özlem Hanım ekip çalışmasını sevmiyor. O nedenle Büyükşehir yönetimi ona birkaç gömlek bol geldi. İçeride düzen sağlanamadı. ASKİ Genel Müdürü, Genel Sekreter ve Yardımcıları sessiz sedasız Aydın’ı terk etti.

Partisi fark etmiyor, ilçe belediyeleri ile işler ahenkli yürümüyor. Bu ahenk “kurumsal kibir” nedeniyle Büyükşehirle valilik, üniversite, meslek odaları ve STK’lar arasında da sağlanmış değil.

Araştırdık soruşturduk… Aydın ile beraber Büyükşehir statüsü kazanan Manisa’da başkanlık MHP de ama meclis AK Parti ağırlıklı…

Ancak BŞB ile ilçe belediyeleri ortaklaşa bir çalışma ile bütün ilçelerin kısa, orta ve uzun vadeli sorunlarını tespit etmişler ve önceliklere göre çözme konusunda anlaşmışlar.

Sorunları yerinde çözmek ve hızlandırmak için BŞB her ilçeye çoğunluk genelde Özel İdare kaynaklı işi ve çevreyi iyi bilen bir koordinatör görevlendirmiş ve çalışmalar bu minval üzere devam ediyor.

Benzer çalışmalar Coğrafi olarak Aydın’a göre daha dezavanjlı bir konuma sahip Muğla’da da var. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ilçe belediyeleri, valilik, üniversite, meslek odaları ve STK ile uyum içersinde yola devam ediyor.

Aydın’da ise bu işler uzlaşma yerine gerginliğe dayalı polemikler üzerinden götürülüyor. Görünen o ki, Özel İdare malları gerginliği bundan böyle yerini müfettişler üzerinden yürütülecek politikaya bırakacak.

Yani oynamak istemeyenin özrü ” yerim dar” bahanesi yerini “yenim dar” mazeretine bırakmış durumda… Bundan sonra kalan 4 yıl bu konuyu tartışmaya şimdiden hazır olalım. Benden söylemesi…

Göstergesi de müfettiş sayısındaki abartma… Yalansa İç İşleri Bakanlığı yalan 13 aylık sürede 140 değil şikâyetleri incelemek üzere sadece 14 müfettiş gelmiş. O da gayet normal hatta az dense bile yeridir.

Devlet tecrübesi olan bilir… Olağan denetim dışında müfettiş soruşturmasının önüne geçmenin veya sayısını azaltmanın bir tek yolu vardır… Vatandaşın merakını gidermek… Onun da yolu şeffaflık ve hesap vermekten geçer.

Altı yılı aşan Belediye Başkanlığı döneminde Özlem Hanım’ın belediyedeki icraatlarını konu alan bir basın toplantısı yaptığını gören oldu mu?

Bu yönüyle Büyükşehir Belediyesi gizemlilikte Kafka’nın o meşhur eseri Şato’dan farksız… Bunu anlamak için bir yıllık süredeki personel hareketliliğine bakmak yeterlidir sanırım.

Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Tahir Olçum’un apar topar görevden alınmasının nedenini bilen var mı? Yok…

ASKİ Genel Müdürü Mithat Emre’nin valizini alıp bir gecede Aydın’ı neden terk ettiği konusunda Büyükşehir yönetiminden her hangi bir açıklama yapıldı mı? Hayır…

Genel Sekreter Önder Yeğen ve yardımcılarının görevlerini sessiz sedasız bırakmalarının gerçek nedenini duyan ya da bilen var mı? Yok…

ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Cemalettin Küçükerol’un Karacasu’ya sürgün edilmesinin sebebi hikmeti nedir, bu konuda bir açıklama yapıldı mı? O da yok… Peki, bunları bilmek kamuoyunun hakkı değil mi?

Özlem Hanım’ın iddia ettiği şekilde o başarısız olsun diye bunların hepsinin eline bavullarını müfettişler veya onları talimatla yönlendirdiği imasında bulunulan Aydın Valisi mi verdi?

 Vatandaş bilmek istiyor… Bunlar istekleri ile mi ayrıldılar yoksa kendilerine imzalatılmak istenen “suç unsuru olabilecek” evrakları imzalamadılar da görevden mi alındılar?

Devletin de aynı merakı duyması ve azillerin altında bir çapanoğlu yatıp yatmadığını araştırması devlet olmanın bir gereğidir. Tersini düşünmek devleti aşiretle karıştırmaktır.

Ayrıca eğer siz harcamalarınızı kamu kaynaklarından yapıyorsanız yetim hakkı için harcadığınız paranın hesabını da vermek gibi bir mecburiyetiniz vardır. Seçilmiş olmak sorumsuz harcama hakkına kavuştuğuz anlamına da gelmez.

Yaklaşık maliyeti 8,5 milyon TL olan Kent Meydanı düzenlemesi neden 37 milyon TL bitti diye devlet sormayacak mı?

2014 Yerel seçimler öncesinde “Aydın halkını soğukta donmaktan kurtarma” gerekçesi ile yaptırılan bere ve atkıların Aydın gibi kar yüzü görmeyen bir yerde gerçek satın alma nedeninin ne olduğunu müfettişler araştırmayacak mı?

Yarısı 150 bin TL karşılığında kamulaştırılan bir arsanın diğer yarısının 6 ay sonra 1milyon 144 bin TL karşılığında kamulaştırılmasının nedenini devlet araştırmayacak mı?

Çiğ yemedikten sonra bunların deşilmesinden kim,niye rahatsız olsun ki… Yoksa Özlem Hanım’ın kulağına bir yerlerden kar suyu kaçtı da şimdiden mağduriyet oluşturmanın yollarını mı arıyor?