Bankacılar şu sıralar krizin yarattığı stresi üzerlerinden bir fıkrayla atmaya çalışıyorlar. Fıkra, 100 doların 500 dolarlık hacim yaratarak somut anlamda kimsenin cebine girmeden sistemi nasıl kurtardığını anlatıyor.

Referans Gazetesi'nden Pınar Sungur'un haberine göre; Uluslararası piyasalarda kredi kanallarının tıkandığı Eylül 2008'den bu yana krizle boğuşan bankacılar, "dipten çıkış başladı mı" sorgulanmasının yaşandığı bahar ayları ile birlikte üzerlerindeki stresi fıkra ile atıyorlar. Fransa'nın Riviera kıyısındaki küçük bir kasabada geçen fıkrayı internet üzerinden birbirlerine yayan bankacılar, bunu finansal darboğazdan çıkmak için nakit akışının ne kadar önemli olduğunun göstergesi olarak örneklendiriyorlar. Bir Rus zenginin cebinden çıkan 100 doların küçücük bir kasabada, otel sahibinden kasaba, kasaptan toptancı ve bir hayat kadınına uzanan zincirde nasıl 500 dolarlık hacim yarattığının anlatıldığı fıkra, bankacılar için "Kredibilitesinde, mali sağlığında önemli sorunlar olmayan ama stok yönettiği için iç ve dış pazarlardaki tıkanmalardan kaynaklanan nakit akışı problemleri iyi yönetilirse krizden rahat çıkılabilir" mesajını veriyor.
Fıkranın en can alıcı noktası ise ortada sadece 100 doların olması. 100 dolarla başlayan fakat 500 dolarlık bir hacim yaratan bu fıkranın sonunda tüm kahramanlar borcunu ödüyor. Fakat kimsenin cebine somut anlamda bir para girişi olmuyor. İşte tam da bu noktada kriz sürecini yönetmekte nakit akışının ne kadar önemli bir unsur olduğu ortaya çıkıyor.

Rus müşteri gitti, oda baş kaldı

Nakit akışı sayesinde herkesin birbirine borcunu ödediği kasabada, sistem yeniden sağlıklı bir şekilde işlemeye başlıyor. Ancak sistem her ne kadar yeniden işlmeye başlasa da sıkıntıyı hiç zararsız atlatan olduğunu söylemek yanlış olur. Fıkrada geçen Riviera kasabasında bu diyeti ödeyen kişi otel sahibi oluyor. Oteline gelen Rus müşteriden aldığı para ile kasabada 500 dolarlık ticaret hacmine neden olan otel sahibinin odası fıkranın sonunda boş kalıyor. Bu da finansal anlamda sıkıntıların yaşandığı dönemlerden hiçbir kimsenin zarar görmeden çıkmasının aslında mümkün olmadığını gösteriyor. Fıkrayı okurken "Evet gerçektende herşey ne güzel de çözülüyormuş" diye düşündüğünü belirten Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, "Ancak hikayenin sonlarına doğru geldiğimde herşeyi çözmenin o kadar da kolay olmadığını bir kez daha anladım. Çünkü fıkranın geçtiği Riviera kasabasında herkes birbirine olan borcunu ödüyor. Ancak hikayede bence otelcinin durumu diğer kahramanlardan farklı" diye konuştu.

Borca sadık olmak önemli

Fıkarının sonunda Rus müşterinin odayı beğenmeyerek otelden ayrıldığına dakkat çeken Şahinbaş, bununda aslında birilerinin zararda olduğunu bir göstergesi olduğunu söyledi. Boş kalan otel odasının içinde bulunulan darboğazdan birilerinin zarar görmeden çıkmasının mümkün olmadığı gerçeğini ortaya koyduğunu vurgulayan Şahinbaş, "Ayrıca fıkrada, kriz zamanlarında likiditenin ve para kaynakları ile ilgili çözümlemelerin önemine de dikkat çekiliyor" dedi.
Fıkrada nakit akışını iyi yönetmenin dışında borca sadık olmanın da önemli bir unsur olduğunun ortaya koyulduğuna dikkat çeken Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, "Borca sadık olmanın ticari hayatın akışında ne denli önemli önemli bir rol oynadığı bu hikaye ile iyi anlaşılıyor. Çünkü kasabadaki borçlu ve alacaklılardan oluşan kişilerden herhangi biri eline geçen 100 doları o veya bu nedenle alacaklısına ödemeseydi zincir kopardı" diye konuştu.


İŞTE O FIKRA




100 dolar kasabayı nasıl kurtardı?

Mevsim yaz, aylardan ağustos...

Riviera kıyısında küçük bir kasaba. Yaz sezonu, ancak yağmur yağıyor ve kasaba bomboş. Herkesin birbirine borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor. Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap, 100 doları hemen alarak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren hayat kadınına götürüyor. Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu kapatıyor. Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor, odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri istiyor. Parasını geri alan Rus müşteri, kasabayı terk ediyor. Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor.
Bankacılar şu sıralar krizin yarattığı stresi üzerlerinden bir fıkrayla atmaya çalışıyorlar. Fıkra, 100 doların 500 dolarlık hacim yaratarak somut anl...