Uzmanlar en çok merak edilen 10 soruya şu yanıtları verdi.

Türkiye"de organ bekleyen kişi sayısı gün geçtikçe artıyor, hastalar organ bulunamadığı için sağlıklı olan akrabalarından nakledilen organlarla yaşamlarını sürdürüyor. Bağış yapmak isteyenlerin aklındaki “ Hayattayken organlarım çalınır mı, cenazemin bütünlüğü bozulur mu?” gibi sorular ise organ bağışının önündeki en önemli engeller olarak gösteriliyor.

Türkiye"de organ nakillerinin yüzde 75-80"i canlıdan alınan organlarla gerçekleştiriliyor. Bu şekilde yapılan nakillerde tamamen sağlam olan bir kişi ameliyat edilip, organının bir kısmı veya yarısı alınıyor. Yurtdışında ise bu durumun tam tersi söz konusu. Canlıdan alınan organlarla yapılan nakiller yüzde 25 oranında, kadavradan (ölen insanlardan ) yapılan nakiller ise yüzde 75- 80 seviyesinde.

SUNİ KALP 120 BİN DOLAR; NAKİL 30 BİN DOLAR

Organ bağışı konusunda önce şu soruyu sormamız gerekiyor: Organ bağışı niye hayat kurtarır? Çünkü organ bağışı yapılmadığı sürece insanlar ölüyor. Halbuki bağış olduğu sürece yapılan organ nakilleri sayesinde hasta olan insanlar iyileşip, normal hayatlarına dönebiliyor.

Örneğin karaciğer hastasının yaşam süresi 1-2 yıldır; bu hastalar çalışamıyor, hastalık sürekli tedavi gerektiriyor, ilaç masrafları var kan bulunması gerekiyor. Enfeksiyonları var ve antibiyotik almaları gerekiyor. Bu süreç çok büyük paraya mal oluyor. İyi merkezlerin yetersizliği nedeni ile bağışlanan kalplerin sadece yüzde 5"i kullanılabiliyor. Akut kalp yetmezliği olan kişiyi hayatta tutabilmek için suni kalp takılırsa bunun devlete maliyeti 120 bin dolar, halbuki kalp nakli yapılırsa maliyet 20-30 bin lira.

Amerika ve Avrupa"daki gibi kanunlara ihtiyaç var

Amerika"da beyin ölümü gerçekleşmiş hastalarda son 10 yıldır uygulanan ve kanunen kabul edilmiş olan “Non-Heart Beating” isimli bir prosedür var. Amerika"daki donörlerin yüzde 25 - 30 bu şekilde sağlanıyor. Peki nedir bu? Beyin ölümü olması mutlak gözle bakılan, geri gelme imkanı hiçbir şekilde düşünülmeyen ve yoğun bakımda çalışan beyin fonksiyonunu tümüyle yitirmiş hasta ameliyathaneye alınır; solunum makinasından ayırılmasının ardından hastanın nabzı azalır, oksijeni azalır, kalbi durur ve organları 10-15 dakika içerisinde alınır.

Amerika da sistem böyle işliyor, şimdi Avrupa da bu kanunu geçirmeye çalışıyor. Türkiye"de de bu ya da buna benzer bir kanuna ihtiyaç var. Organ naklini kolaylaştıracak, prosedürler sebebiyle geciken organları, organ bekleyen insanlara kazandıracak bir düzenleme gerekiyor.

Organ nakli hakkında tereddütleri olanların durumuysa ortada. En sık sorulan soruları Prof. Dr. Münci Kalayoğlu'na sorduk:

1- Bağışladığım organlar para ile başkasına satılabilir mi?

Hayır. Satılamaz. Bir insan öldükten sonra organları bağışlandığında, Organ Nakli koordinasyon sistemi devreye girer. Bu sistem gereğince bağışlanan organlar Sağlık Bakanlığı"nın Bölge Koordinasyon Merkezine (BKM) ve oradan da Ulusal Koordinasyon Merkezine (UKM) bildirilir. Organların merkezlere dağıtımı bu bildirimler sonucunda belirlenir.

2- Organ nakli iyi bir tedavi yöntemi midir?

Organ nakli, kronik organ yetmezliği olan hastalara yapılır. Organ bulunamadığında bu hastalar için tek sonuç; ölümdür. Organ nakli yapıldığında ise hastalar içimizden herhangi birisi kadar sağlıklı bir konuma gelirler.

3- Organ nakli ameliyatında cenazenin bütünlüğü bozulur mu?

Kadavradan organ çıkarma işlemi, herhangi bir canlı ameliyatı kadar özenle yapılır. Organlar çıkarıldıktan sonra mümkün olduğunca estetik dikişlerle dikilerek, bedenin hiçbir şekilde zarar görmemesine büyük önem verilir O bedenler organların kıymetini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedir.

4- Organ bağışı için yaş sınırı nedir?

Organ bağışı için yaş sınırı yoktur. Kullanılacak organa göre organın yaşı belli bir risk oluştursa da yarını göremeyecek alıcılar için her yaşta ve koşuldaki organları kullanabilmek mümkün olabilir.

5- Hayattayken organlarını bağışlayan bir kişi daha sonra bundan vazgeçebilir mi?

Tabii ki evet! Bu kararınızı yakınlarınıza söylemeniz yeterlidir. Çünkü günü geldiğinde bağışınızı değerlendirecek olanlar yine yakınlarınızdır. Bugün ülkemizdeki uygulamaya göre bağış kartınız olsa bile yakınlarınız izin vermedikçe organlarınız alınamaz.

6- “Ben sadece böbreklerimi bağışlamak istiyorum” diyebilir miyim?

Elbette diyebilirsiniz. Organ bağış kartınızda bunu belirtecek seçenekler bulunmaktadır. Ayrıca yakınlarınıza bunu söylemeniz de yeterli olacaktır.

7- Sağlık sorunum olduğunda üzerimde organ nakli kartı bulunursa bir sorun çıkar diye tedirgin oluyorum. Bu endişemde haklı mıyım?

Tıp ilkelerine göre hiç kimsenin hayatı hiç kimse için feda edilemez. Bir kişinin hayatı bütün insanlık uğruna bile feda edilemez. O nedenle hiç bir endişeye gerek yoktur. “Suistimal olabilir mi?” diye düşünenler için ise; organ nakli kalabalık bir ekibin işidir. Kaldı ki; organların alınabilmesi için kişinin hayattayken bağış yaptığı halde yine de ailenin izninin alınması gerektiği unutulmamalıdır.

8- Organ bağışı bilgileri organ mafyasının eline geçebilir mi?

Organ bağışı sırasında alınan bilgiler hiç bir zaman bir nakil için yeterli bilgiler değildir. Kişinin sağlık durumunu değil, niyetini belirten bir iki kimlik bilgisi dışında bir özellik taşımazlar.

9- Ülkemizin organ nakillerindeki başarı oranı nedir?

Ülkemizde organ nakilleri dünya standardında yapılmakta ve hatta dünya standardının üzerine sonuçlanmaktadır. Karaciğer ve böbrek gibi önemli organların nakillerinde başarı oranları yüzde 90"nın üzerindedir.

10- Organ nakli sistemi nasıl kontrol edilir?

Sistem otokontrolden kurtulamayacak kadar komplekstir ve kalabalık bir ekip gerektirir. Olası bir satış durumunun üstünü örtemeyecek kadar çok kişi sistemin içinde bulunmaktadır. O nedenle özellikle kadavra organ bağışlarında bir suistimal olması düşünülemez ve nitekim adli kayıtlara geçmiş hiç bir olay da yoktur. Canlı vericili nakillerdeki suistimaller de gizlenemez. Kaldı ki organ nakli ekibinin yanısıra hastanelerin etik kurulları da gereken durumlarda devreye girmektedir. Yani bir organ nakli için yaklaşık 15 kişi bilgi sahibi olmaktadır.

(Hürriyet)